Zübeyir ve Tahiri Ağabeylerin vesilesi ile Üstadın ebediyete irtihâl etmiş talebelerine Rabbimden rahmet, yaşayan talebelerine sağlıklı hayırlı bir ömür diliyorum.
Zübeyir ağabeyin hayatına tabletten, akıllı telefonlardan kolayca ulaşıp hayatını okuyabilirsiniz. O nedenle ben bildiklerinizi tekrarlamak yerine okuduklarımdan hareketle kendi hissettiklerimi ifade etmeye çalışacağım. Zübeyir ağabeyi görmedim, görüp onu tanıyıp anlatmayı arzu ederdim. Ben Zübeyir ağabeyi, Risale-i Nurdan ve onu anlatan kitaplardan tanıdım, okuduklarım nispetinde bildiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Zübeyir ağabey, Kafkasya’dan Anadolu’ya göçen bir ailenin oğlu olarak 1920 senesinde Karaman’ın Ermenek ilçesinde dünyaya gelmiştir. Ailesi adını Zeyver koymuş, ancak sonradan Üstad bu ismi Zübeyir olarak değiştirmiştir. Risalelerle tanıştıktan sonra Zübeyir ağabey, Üstadı ilk defa 1946'da Emirdağ'da ziyaret etmiş. Onun Üstada karşı fedakârlığına ve sadakatine ilk Emirdağ şahit olmuştur, Üstadın 1948 senesinde Afyon’a tevkif edilmesi üzerine Risale-i Nurları okuyup yazdığını bildirerek kendini ihbar etmiş, Üstadına ve davasına olan fedakârlığına ve sadakatine Afyon’u, sonra da tüm Anadolu’yu şahit eylemiştir.
Afyon Müdafaasında İslam’ın, Risale-i Nurların, vatanının ve milletinin ebedî saadet ve selâmeti uğrunda bütün mevcudiyetini feda etmeye hazır bir portre çizmiş, ifadeleri ile de üstadına ve davasına olan fedakârlığına ve sadakatine tarihi de şahit eylemiştir.
“Bizi insanlık seviye ve seciyesinde en yüksek mertebelere çıkaran ve her sahadaki terakkiyatımızı sağlayan ve biz gençlere din, vatan ve millet aşkını aşılayarak uğrunda bütün mevcudiyetimizi feda ettirecek hakikî bir dinperver olarak bizleri yetiştiren Risale-i Nur eserlerini okuyoruz ve okuyacağız. Bunun için, eğer komünistler mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup, hakikat hazinesi olan Risale-i Nurun neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yaptıracağız.”
Rabbim onun hayatını Risale-i Nurun selâmetle intişarına vesile eylemişti.
Zübeyir ağabey, Üstadın en lüzumlu ve hizmete şiddet-i ihtiyacı olduğu zamanında imdadına yetişen kahramanı idi, Üstadın mânevî evlâdı, fedakâr hizmetkârı, sır kâtibiydi. Ona çok güvenirdi. Üstadın adeta basın danışmanı gibiydi. Gazetelere tekzip yazıları gönderirdi. Üstad Hazretlerinin ahirete irtihalinden sonra Risale-i Nur Külliyatının neşri, İttihad Mecmuası, Yeni Asya Gazetesi ve yayınevinin kurulması gibi yayın faaliyetlerini başlattı.
Nurun kurmayı, hizmet-i Nuriyenin vezîr-i âzamıydı. Mevlana’nın
“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün, gülistan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun”
dizeleri misali gençliğin ufkuna gül tohumları atmış, güzel düşünmelerine ve güzel görmelerine vesile olmuştur. Hizmet-i Nuriye gençliğinin başını çekerek o zamanki gençleri gayrete getirmiş, gençlere yönelik organizasyonlarıyla nur hizmetindeki gençlik sayısı hızla arttırmıştır. Üstad Hazretlerinin ahirete irtihalinden sonra meşveret sistemini tesis etmiş. Hizmeti meslek ve meşrep açısından şekillendirmişti. İstanbul hizmetinin kuruluşunda, dershane ve vakıflarda hizmeti, emeği çoktu. Hizmet-i Nuriyeye yağmur olmuş yağmış, bize bugünkü gökkuşağını bırakmıştı.
Az yerdi, düstur sahibi idi, gönül kırmaz yapısı, sorunları kırmadan nezaketle çözme üslubu vardı. Olayların başından olayın nereye varacağını kestirir, feraset ve öngörüsü sayesinde sorunları ortaya çıkamadan çözer, ortaya çıkan farklı anlayışları dinler, ihtilafları giderir, dinlemeyi ve dertleşmeyi sever, hizmet-i Nuriyede muvazeneyi sağlardı.
Gücünü imanından alan her şartta hakikati haykıran bir İslam kahramanından bahsediyorum. Bıçağı, silahı, topu, tüfeği olmayan; İslam’ın radikal ve yıkıcı bir cereyan olarak algılanmasına karşı, muhatabını ikna eden, ona yön veren ve hedef gösteren; muhatabına Risale-i Nur bahçesinden çiçek atan, Kuran’ın hakikat hazinesi Risale-i Nur ile süslenmiş âhlak-ı hasene yüreğinden altın atan, elmas atan; içtimaî dert ve yaralara Risale-i Nur şifahanesinden şifa atan ciddi, vakar sahibi ve gayretli bir kumandandan bahsediyorum. Muhatabını kazanmayı, onu esaretten kurtarmayı, özgürleştirmeyi hedefleyen farklı bir kumandan. İttihad-ı İslamın çizgisinde siyaseti, meslek, meşrep ve mezhep gibi farklılıkları öne çıkarmadan inananları kucaklayan Osmanlı yürekli bir kumandandan bahsediyorum.
Rabbim kendisinden razı olsun.