Bediüzzaman Said Nursi hazretleri, zamanın müceddidi olması hasebiyle telif ettiği eserleri ve kurguladığı iman ve Kur’an hizmetinin metodoloji ve sistemi önceki seleflerinden tamamen farklıdır.
Yepyeni, özgün, orijinal, eşi benzeri olmayan, her seviyede insanın istifade edebildiği muazzam bir sistemdir.
İnnovasyon İngilizce bir kelime olup günlük hayatta dilimize girmiş ve kullanılmaktadır.
Yenilik ve gelişime dikkat çekmek için kullanılmaktadır.
Risale-i Nur, telif zamanından önceki yazılan dini eserlerin tamamından farklıdır. Klasik tabirler tefsir denilse eksik tanımlanmış olur. Bu hususta Dr. Senai Demirci bey bir makalesinde farklılığa dikkat çekmek için “Risale-i Nur niye mi tefsir değildir?” başlıklı bir yazısında bu konuya dikkat çekmiştir.
İman hizmetin temel esprisi olan tebliğ şeklinin en etkili yöntemi Risale-i Nur’un tebliğ metodudur. İnnovasyon kavramına bir örnek verilecek olsa Risale-i Nur’dan daha güzel örnek olamaz.
İletişim tekniklerinin bu güne kadar icat edilen en son tekniklerinden daha muazzam teknikler yine Risale-i Nur’un hizmet metotlarındadır.
Sözlü ve yazılı iletişimin zirvesi “belâgat”ın da en güzel örneklerini teşkil etmektedir.
Bediüzzaman, belâgatın hem eserini vermiş hem de uygulamalı örneğini göstermiştir.
İnovasyon kelimesi yenilik, gelişim anlamına geldiğinden bahsetmiştik.
Globalleşme gerçeğinin ticarette rekabete yansıması, rekabet kriterlerini ve gerekliliklerini artırmıştır. İnsanlar hep yenilikleri takip eder hale gelmiştir. Özellikle bilişim ve iletişim teknolojilerinde bir ürünün modası çok kısa sürede geçmektedir.
Bilindiği gibi cep telefonlarının başlangıcında sadece karşılıklı konuşma olayı dahi teknolojik bir keramet derecesinde bir gelişmedir.
Şimdi ise karşılıklı görüntülü görüşme, internete bağlanma gibi fonksiyonları, radyo, tv yayınlarını izleme imkanları eklenince keramet üstü keramet denilebilecek bir seviyedir.
Bakalım daha önümüzde daha neler çıkacak?
Zira hizmet sektöründeki rekabet, müşteri memnuniyeti için her gün yeni yeni cazip yöntemler geliştirilmektedir. İnsanların dikkatini çekebilmek için milyon liralık tanıtım ve reklama yatırım yapılmaktadır. İletişim teknikleri de geliştirilmektedir.
Risale-i Nur hizmetini Üstad Bediüzzaman’ın Barla hayatı ile başladığını kabul edersek bugün sahip olunan imkânlarla yürütülen hizmetleri kıyasladığımızda performansımızın olması gereken yerde olmadığı söylenebilir.
Tarz ve yöntem olarak vesile ve vasıtaların imkânlardan, kapasiteleri oranında istifade edilip edilmediği tartışılmalıdır
Yine risalelerden aldığımız derslerden biliyoruz ki, “ilcaat-ı zaman, muktezay-ı hâl” (zamanın gereği, durumun icab ettiği) yaklaşıma göre “vesilenin mahiyetine bakılmaz neticesine bakılır” deniliyor. Bunu nasıl anlamlıyız?
Asıl olan halis niyettir. Vesile ve vasıtalar meşru ve makul olduktan sonra teknolojinin imkânlarından azami istifade etmeyi tartışma konusu yapmamak gerektir.
Hizmet metotlarının geliştirilmesinde inovasyon yaklaşımına dikkat çekmek istedim.
Biliyorum bu teklife sert tepkiler geleceği muhakkak.
Bu yaklaşım bazılarına uzun süre yazılı ve sözlü dedikodu malzemesi çıkarılmaya müsait bir konu. Burada maksat mesajın içi ve özü değil, mesajı ulaştıran araçların geliştirilmesidir.
Barla döneminde ve sonraki yıllarda başlatılan ve halen devam eden Risale-i Nur’un hizmet tarzı, birlikte risale okumak, her yerde küçük dershaneler açmak, çoluk, çocuk, komşularla birlikte ders yapma şekli, Üstad Bedizzaman Said Nursi’nin mektuplarında açıkça belirtilmektedir. (Emirdağ Lahikası)
Bu gün aynı tarz risale eğitimi etkinliğini ve geçerliliğini halen devam ettirmektedir. Tebliğ, davet ve iletişim teknikleri bakımından en etkili yol ve yöntemdir.
Prof. Dr. Bünyamin Duran, bir konferansta, Risale-i Nur hizmeti ve diğer dini grupların hizmetlerini tanımlarken “Esnaf İslâmı” deyimini kullanmıştır.
Bu görüşe katılalım veya katılmayalım. Bir tespittir, hakikat payı vardır.
“Evet, hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlâslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hâcât-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup vakitlerini zayi etmemek için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler” (Lemalar 21)
Bu fedakârlığı, yardımda hâlen esnaf ve iş dünyasının katkıları büyüktür, halen devam etmektedir.
Kapasite ve imkânlar meselesine yine dönecek olursak, bugün Risale öğretisinden geçmiş, Risale-i Nur un hizmet tarzını meslek ittihaz etmiş olan entelektüel potansiyelimize, akademisyenlere dikkat çekmek istiyorum.
Dünün ve bugünün esnafın desteği ile başlayan hizmet tarzı devam edegeliyor.
Fakat akademik titr yapmış, resmi veya sivil hayatta normal üstü donanıma sahip entelektüellerimiz kapasiteleri oranında hizmetin içinde yer aldıklarını söylemek mümkün değil.
Risale hizmetlerinde entelektüelin esnaftan farklı ve fazla bir şeyler yapması gerekmez mi?
Günümüz şartlarına uygun Risale-i Nur hizmet tarzına yeni metotlar, yeni stratejiler, vesile ve vasıtaların ihdas edilmesi gerekmez mi?
Risale-i Nur talebesi olmak törenlerde giyilen, evine dönünce vestiyere asılan bir kostüm elbisem midir?
Malın zekâtı olduğu gibi ilmin de zakâtı vardır.
Entelektüel potansiyeli olan, ilim tahsili yaparak belirli yerlere gelmiş, akademik disiplinlerden geçmiş ve aynı zamanda risale öğretisinden geçen beyinlerin Risale-i Nur hizmetlerine daha farklı ve fazla katkıda bulunma mecburiyetleri vardır.
Hizmette inovasyon, yani yeni tebliğ, iletişim, metot araştırma çalışmaları entelektüellerimizin işidir.
Risale Akademi’nin geçtiğimiz Mayıs ayında düzenlediği “1. Risale-i Nur ve Sanat çalıştayı” örnek bir başlangıç sayılabilir.
“Risale-i Nur ve hayat” üst başlığında hayatın her alanında, ailede, iş dünyasında, ekonomi, kültür, sanat ve diğer har alanda risaleye has hayat tasarımı inovasyon konusudur.
Üstad Bedizzaman müceddittir, yenilikçidir. Her şeyi ile farklı, özgün, orijinal ve yenidir.
Harf inkılabının bir gecede bir milleti cahil bırakması gibi bir travmadan sonra risalelerin yeni latin harfleri ile basımına izin vermiştir.
Allah muhafaza, Üstad vefat etmeden önce latin alfabesine izin vermeseydi sonrasında böyle bir uygulama bugün hayata geçirilemezdi. Allah bilir.
Zira ufak kelime ve üslup farkında bile hariciler misali sert tepkiler zuhur ediyor.
İnsanların risalede geçen bir konuyu kendi üslubunca izah etmeye kalktığında bile bazen öyle tepkiler geliyor ki, vatana, millete, dine, ihanetten idam fetvası verenler olabiliyor.
Mesajda içerik, yani mânâ önemlidir. Hakkın ve hakikatin en etkili vesilelerle hedefine ulaştırılması esastır. Zarf önemlidir, içindekinin (mazrufun) değerine uygun olması anlamında önemlidir. Mazrufu görmeyip zarfa takılmak ilcaat-ı zamana karşı gelmektir.
Evet yeni şeyler söylemek zamanıdır. İnovasyon yaklaşımı yeni şeyler söylemek zamanı demenin bir başka ifade şeklidir.