Hakikatın ömre bedel kıvılcımı bile diri tutar insanı. Hakikat muştusu, harekete geçirir. Hakikat varsa bir ruhta, sorumlulukları ile yaşar. Vazifesini bilir. En büyük vazife iman, dua ve ubudiyettir.
Bunun gerekliliği ise ilim ve istidat/yetenek ile istemektir.
Ne istediğini ve ne yapmak istediğini fanilerin göreceği ve inanacağı bir netlikte yeteneği ile ortaya koymaktır.
Neyi istemediğini, neyi yapamayacağını ve yeteneğinin neye yetişmeyeceğini ve kapasitesini/haddini bilerek fıtratına yönelerek yolculuk başlar.
Tekamül yolculuğu... Fıtratını bilme, anlama ve icra etme gayreti ise insanın kendisiyle iradeli istişaresidir.
"İstidatlarıyla istişare etmek" Medresetüzzehra okulunun öğrenci kabul şartlarının başında gelir.
Bu okulun "Taksimül a'mal bitamamiha" prensibi, iş bölümünü esas alır. İş bölümü ise tanımlı yeteneklerin/kabiliyetlerin altyapı olarak sahip oldukları formasyon/beceri/deneyim ile beslenmesidir. Bu zeminde ihtisas hassasiyet ve hususiyete dönüşür.
Her insanın kendisine lutfedilmiş İsm-i A'zam'ına acz ve fakr ile talipli olması ve niyet-i halise ile sadece sürece odaklı vazifesini hakkıyla yapması, beraberinde inkişafları davet etmez mi?
"Kemal-i ümid-i zafer" ile çalışanların dinamosu niyet/ruh/fıtrat kabiliyetlerinin kapasitesini çalıştırmaktır. Böylece inayetin rahmet yüklü bulutları bize merhametle yağar.
Hakikatin rahminde ihlas ve fıtrat ahengi, nisbi hakikatlerle bize doğuşumuzu müjdeler.
"Şevk bineği" işte böylesi ruhuyla, fıtratıyla ve enfusi ızdırabın ızdırar derecesinde fıtratının fıtriliği içinde aksiyon almasıyla, fikir ateşlenir.
Önce sahibini yakar.
"Vücudunu mucidine feda et" hakikati ihlasın düsturları ile vücut bulur.
İhlasın niyetten amele, amelden hayatın gerçeğine yakınlığı, insanın fıtratı ile doğru buluşmasına razı olmasi halini canlandırır.
Neticesi ise mahviyet yurdunun cennetasa baharına yeni çekirdekler ve tohumlar ekmektir.
Çünkü insanlık kışını yaşadı yaşıyor.
Şimdi bahar yakın.
İstidatlarıyla istişare edip fitrat kanunları ile teşebbüs edenlerin baharı... Liyakat baharı, hürriyet fikrinin birey ile teşebbüs etmesi baharı. Yenilenerek yeni ihtiyaçlara yeni icatlarla ruhunun tekamülüne katkı yapanların baharı...
Hoş geldin zihnin baharı, kalbin sabahı, gayretin pınarı.
Üstadım; iyi ki bana medeniyeti ve saadeti 115 yıl öncesinden tarif ettin.
Aklın fırsat koridorlarından kurtulup fıtrat kapısını aralamak isteyenlere büyük bir anahtar verdin.
"Fikr-i hürriyet,
Teşebbüs-ü şahsi
Fikr-i İcad"
Ey sevgili hürriyet,
Namık Kemal'den Üstada ortak buluşmaların hür zemininde ihlasın, ilmin, ihtisasın, istişarenin sıralı tertibi ile açtığın iletişim ve müzakere asaleti ve hakikat avcılığı o kadar güçlü ki.
Risale-i Nur, bu hakikat gezegenini inşa eden özgürlük temelli bir ihya hareketi olarak imanın yansımalarına vesile oluyor.
Kendimize ayna tutma zamanı.
İçimizdeki fıtri özgürlük ve hareket ile şahsiyetimizi koruyabiliriz. Fikri şahsiyet, istiğna toprağının meyvesidir.
Her türlü "madde bağımlılığı"ndan kurtulabilme halidir.
İşte içimizdeki bahar gayret/faaliyet ile meyvesini verirse, Ali Ulvi Kurucu ağabeyimizin dediği minvalde, "Eğer iman, azm dolu bir kalbe girerse/insan son sırrına ererse..." sebepler, hakikate diz çöker. Hakiki sebeplerle hakikat baharı yaşanır. Sun'i sebep ve gündemlerden bağımsız hakikatin vicdan kampında yeniden okuyarak, tefekkür ufkumuzu hakiki gündem yapabiliriz kendimize/nefsimize.