Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-İlahiyatçı Ebubekir Sifil, geleceğimizi ilgilendiren aile konusunda çok önemli bir uyarıda bulundu. Hükümetin çalışan kadınlara sağladığı imkânların "teşvik" anlamı taşıdığını belirten Sifil, bununla ailenin zayıflatıldığını söyledi. Sifil, "Oysa teşvik edilmesi gereken "ev hanımlığı"dır" dedi.
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ailede kadının yerine, toplumda ailenin yerine dikkat çeken Sifil'in sözleri şöyle:
"Hükümetin çalışan hanımlara sağladığı imkânlar "teşvik" anlamı taşıyor ve zaten zayıflamış olan "aile"yi daha da olumsuz etkiliyor.
Bugüne kadar evinin hanımı olmayı tercih eden kadınlar dahi artık çalışma hayatına atılmayı seçiyor.
Oysa ailenin tahkimi sağlıklı toplumun olmazsa olmaz şartıdır. Zaten ekonomiden cehalete aileyi olumsuz etkileyen bir yığın faktör var.
Bir de bu düzenlemeler gelince ailenin temel direği olan kadını evde tut tutabilirsen! Oysa teşvik edilmesi gereken "ev hanımlığı"dır.
Bu yazdıklarımı "ataerkil söylem" ya da "ortaçağ toplumu" çağrışımları etkisinde okumadan önce kendinize sorun: Ailede kadının yerine ve toplumda ailenin yerine ikame edebileceğimiz ne var? Kadın gidince aile, aile gidince toplum çürüyor!
SAİD NURSİ: KADINLAR YUVALARINA DÖNMELİ
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de kadınların yuvalarına dönmesi gerektiğini ifade etmişti. Ancak burada "kadınlar çalışamaz" mı sorusu akla gelebilir.
Eğitim ve sosyal aktiviteler, insanın temel hakları arasındadır. Bu yüzden ne İslam dini kadınların eğitim ve sosyal aktivitelerine karşı değildir. Lakin bu eğitim ve aktiviteler ifa edilirken, İslam kurallarına uygun olması iktiza eder. Erkek ile kadının aynı ortamda tesettüre riayet etmeden bulunmaları fıtri ve İslami değildir.
Günümüzdeki batı medeniyeti, kadına haklarını vereyim derken, onu adi ve basit bir şehvet materyali haline dönüştürmüştür. Kadının fıtri zaafiyeti ve nezaketi içtimai hayatın ağır şartlarına münasip değildir. Batı medeniyeti bu realiteyi görmeden, kadınları içtimai hayata ve açık-saçıklığa teşvik ediyor.
Günümüzde kadınların, araba lastiğinden tutun, bilmem ne ürününe kadar her şeyde çıplak vücudunun kullanılması, basit ve bayağı bir konuma indirilmesi, kadının onur ve şerefini vermek değil, zedelemek demektir. Halbuki kadının fıtratı içtimai hayatta adi bir materyal olmaya değil, evinde ve yuvasında yavrusu ile meşgul olmaya müsait olarak yaratılmıştır. Ama kadının yuvasında ve yavrusu ile meşgul olması, ilim tahsil etmesine ve sosyal aktivitelerde bulunmaya mani değildir. Kadının en masum ve tatlı meşguliyeti; yavrusu ile meşgul olmasıdır.
Toplum hayatında şayet kadın çalışmaya mecbur ise, yani nafakasını temin edecek kimsesi yok ise, tesettüre ve İslam’ın edebine riayet etmek kaydı ile çalışabilir, bunun bir sakıncası yoktur. Ama sırf bunları bahane ederek, bütün kadınlar çalışmalı ve içtimai hayata atılmalıdır, diye hüküm çıkartmak yanlış olur. (Sorularla Risale)
Bediüzzaman Hazretleri'nin Lemeat adlı eserindeki ifadeleri şöyle:
"Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli"
"Mimsiz medeniyet, taife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış.
"Şer'-i İslâm onları. Rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı âilede. Temizlik ziynetleri."
"Haşmetleri hüsn-ü hulk, lütf-u cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı. Bunca esbab-ı ifsat, demir sebat kararı."