(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin BARLA LAHİKASI adlı eserinden bölümler.)
Bu kere irsal buyurulan Mektubâtü'n-Nur zeyilleri, emsâli gibi hoş, güzel ve bedîdir. Eserlerin Nur ism-i azîminin tecellîsi olduğuna, ihtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şüphe kalmamıştır. Bunu küçük bir misalle teyid etmek isterim. Mülhidler çok ileri gidiyorlar. Meselâ: . . . ilâ âhir.
İşte bu ahmakların hezeyanına ve her nevi iğfallerine ve zahiren süslü lâflarına kanmayarak, iman ve itikatlarında sâbit-kadem olmaları için erbab-ı imana kuvvet ve zümre-i tuğyana kahr ve şiddetle ders-i ibret verecek pek münasebetli sözler, mevzuu bahis âsârda ayân-beyan görülmektedir.
Hayfâ ki, bu nurlar şimdilik HAŞİYE-1 lihikmetin pek mahdut sahada ve ancak mü'minler içinde neşredilebilir.
اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ 1 اِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ 2
Hulûsi
Haşiye: Bundan otuz beş sene evvel.
1) "Sabır, ferahlık ve genişliğin anahtarıdır." el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 6:298; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:21.
2) "Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara Sûresi, 2:153.