Şen şakrak, deli dolu yeniden,
Olmak mıdır? Farkımız yok deliden.
Vur patlasın çal oynasın harbiden.
Su-i edeb, boş vermişlik ve dahi gamsızlık,
Müslüman çok, mü’min kalmış azınlık,
Dide giryan, sine püryan… Düştü bize yalnızlık.
Çarşaflıydı hatun nenem, edep-vakar ondaydı,
Manto giydi onun kızı. Savunması modaydı.
Göbek açtı torun kızlar, keşke geri kalaydı.
Vaaz veren, günah diyen, dönüp baksa haline,
Helal-haram bakmaksızın, yontar durur kendine,
Zarar değmiş, umursamaz… Dinine.
Zulme rıza, zulümdür der, adaletten anlamaz,
Cehd-gayretle-ihlas dersin, edasında binbir naz,
Doyumsuzdur, arar durur yolunacak kaz.
Devran böyle… Deli olmuş, her akıllı virane,
Her günaha, bulunuyor bahane,
Az söylensen, der ki hemen: Sanane.
Atası mı bilmem amma; üç maymunluk aleni,
Olmasaydı ismim belki Eleni,
Sövdü düne, övüp durdu geleni.
Kel başlara, naylon tarak sundular,
Ecdadımın mirasına kondular,
İlim-irfan, iman-ahlak, her değeri yoldular.
İki geri, bir ileri… Modern olduk böylece,
Muasırlık… Çözülmeyen bilmece,
Diplomalı cahilin; gölgesi büyük, kendi cüce.