بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُتَعَمِّداً فَجَزَٓاؤُ۬هُ جَهَنَّم
ُ خَالِداً فٖيهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَاَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظٖيماً
"Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır." (Nisa Suresi 93.Ayet, Diyanet, Kur'an Yolu)
Enes (r.a.) der ki: Nebiyy-i Ekrem'e büyük günahlardan sorulduğunda şöyle buyurdu:
“Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, adam öldürmek ve yalan yere şahitlik yapmak.” (Buhârî, Şehâdât, 10)
“Ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam!
Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz."
"Aynen öyle de sen, bir hane-i Rabbâniye ve bir sefine-i İlâhiye olan bir mü’minin vücudunda, iman ve İslâmiyet ve komşuluk gibi, dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı mâsume varken, sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir câni sıfatı yüzünden ona kin ve adâvet bağlamakla o hane-i mâneviye-i vücudun mânen gark (boğulması) ve ihrakına (yanmasına), tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şenî ve gaddar bir zulümdür.” (Mektubat, Yirmi İkinci Mektup)
"Görülüyor ki, nizam ve intizâmı bozan, maddî, mânevî, memleketin emniyet ve âsâyişini ihlâl eden bizler değil, asıl onlardı. Hakîki bir Müslüman, samîmi bir mü’min hiçbir zaman anarşîye ve bozgunculuğa taraftar olmaz.
Dînin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşîdir.
Çünkü, anarşî hiçbir hak tanımaz; insanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir ki, bunun âhirzamanda ‘Ye’cüc’ ve ‘Me’cüc’ komitesi olduğuna Kur’ân-ı Hakîm işaret buyurmaktadır." (Tarihçe-i Hayat / Isparta Hayatı)
***
30 Aralık 2022 Cuma günü; Sinan Ateş vurularak öldürüldü. Allah rahmet eylesin ve taksiratını affetsin.
Cinayetin üzerinden 5 gün geçtiği halde; halen sis perdesi aydınlatılamadı araştırma ve soruşturma sürüyor.
Bu suikast uzun zamandır devam eden ve hain damgası yiyen gazeteci ve yazarlara yapılan susturma/korkutma saldırılarının sonuncusu.
Bu açıdan tedbir alınmadığı, failler ceza almadığı için, göre göre gelişen bir cinayet.
Tivitler, yoğun söylentiler, sessizlikler, Mersin'de olan benzeri vaka, bu suikastın adım adım/göre göre geldiğini gösteriyor.
"Vur ama öldür demedik!" cinsi video ve gazete yazıları, herkesin bildiği bir sır olarak susuldu ve nihayet basının dilleri çözüldü.
12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası bu tip faili meçhul/belli, birçok öldürme ve katliamı yaşayarak gördük.
Artık bu karanlık ve namert katilliklere dur denmeli.
Suçlular bulunup derhal cezalandırılmalı, etkili ve yetkililer kamuoyunu ikna ve tatmin edici şekilde bilgilendirmeli.
Dünya dolu başımızda bela varken bir de kitlesel çarpışma karakteri taşıyan bu alçak saldırıyı bu toplum taşıyamaz.
Dış düşman, yüksek faiz, yüksek enflasyon derken seri toplum çatışması hayal bile edilemez.
Tek çare katiller ve tüm destekçilerini tespit ve teşhir edip adil mahkemelerce cezalandırmaktan geçer.
Millet vicdanı tatmin ve ikna olmalı. Bu vaka, son bir çare ve çözüm olarak düşünülmelidir.
Yoksa bugünleri de arayabilir ve son huzur trenini kaçırabiliriz!
Türkiye'de darbe/ihtilal tarih boyunca vardı ve potansiyel olarak yarın da olacaktır maalesef!
Özellkle suçlular bir an önce yakalanıp karşılık görmezse bu öldürmeler zincirlemeye dönüşebilir.
Yakın tarihimiz bu intikamcı/kabileci, terör ve kaos örnekleriyle dolu.
Yeterli tecrübe ve acı çektik. Artık bu adi ve aleni oyunlara gelmiyelim.
En tepedeki yönetici, sorumlu ve adalet mekanizmasından milletin beklediği fitne ve fesat için adam öldürenlerin, derhal ve kayıtsız şartsız bedelini ödemesidir.
Şeriatın/hukukun kestiği parmak acımaz.
Kamu hukukuna aleni tecavüzün cezası aslında kısasa kısastır.
Kul hakları, Allah hakkı/hukukullahtır.
Zalim canavara acımak "can almaya devam et" demektir.
Bu millet bu müslüman halk artık faili meçhul cinayetlere tahammül edemiyor ve hak etmiyor.
Hz. Muhammed Mustafa (asv) "mahşer günü arşın gölgesinde gölgelenecekler" arasında adil hükümdar/başkan ve hakimleri de saymaktadır...