بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
“Bundan yirmi beş sene evvel İstanbul boğazındaki Yuşa Tepesinde dünyanın terkine karar verdiğim bir zamanda bir kısım mühim dostlarım, beni dünyaya eski vaziyetime döndürmek için yanıma geldiler. Dedim yarına kadar beni bırakınız, istihare edeyim..." (Sözler)
"Bir zaman ihtiyarlığımın mebdeinde bir inziva arzusu ile İstanbul’un Yuşa Tepesi'nde yalnızlıkla ruhum bir istirahat aradı.
Birgün o yüksek tepede daire-i ufka etrafa baktım.
Gayet hazin ve rikkatli bir levha-i zeval ve firakı ihtiyarlığın ihtarı ile gördüm.
Şecere-i ömrümün kırk beşinci senesi [1923-1878=45] olan kırk beşinci dalındaki yüksek makamından ta hayatımın aşağı tabakalarına göz gezdirdim.
Gördüm ki o aşağıda her dalında her bir senenin zarfında sevdiklerimden ve alakadarlarımdan ve tanıştıklarımdan hadsiz cenazeler var..." (Lem'alar)
“Mütâreke zamânında, istîlâ kuvvetlerine karşı bütün mevcûdiyetimle İstanbul’da çalıştım.
Millî hükûmetin galibiyeti üzerine, yaptığım hizmetler Ankara hükûmetince takdir edilerek Van’da üniversite açmak teklîfi tekrarlandı.
Buraya kadar geçen hayâtım bir vatanperverlik hâli idi. Siyâset yoluyla dîne hizmet hissini taşıyordum. Fakat bu andan i’tibâren dünyâdan tamâmen yüz çevirdim ve kendi ıstılâhıma göre “Eski Saîd”i gömdüm.
"Eski Said’i Yeni Said’e götüren tren bileti.” (Tarihçe-i Hayat)
17 Nisan 1923 Salı 1. Ramazan Günü Üstad Nursi bu tren biletiyle önce Gebze'ye sonra başka bir biletle İstanbul Haydarpaşa Garı'na ulaşıyor."
Bediüzzaman, 1908 1. Meşrutiyet öncesi başta Gebze belediye başkanı olan Mehmed Efendi ve İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'yle bağlantılı sadık dostları olduğundan Gebze'de birkaç gün kalması kuvvetle muhtemeldir. 31 Mart sürecinde de Gebze'ye bu dostlarının yanına gitmiş ve orda tutuklanıp İstanbul'a getirilmişti...
(Ticari kolaylık için 1917'de rumi ve miladi takvim ay ve gün olarak birleştirildi. 1 Ocak 1926'da ise yıl olarak da tamamen miladi takvime geçildi.)
"Büsbütün âhiret ehli “Yeni Saîd” olarak dünyâdan elimi çektim. Tam bir inzivâ ile bir zaman İstanbul’un Yûşâ Tepesi'ne çekildim.
Dahâ sonra doğduğum yer olan Bitlis ve Van tarafına giderek mağaralara kapandım.
Rûhî ve vicdânî hazzımla başbaşa kaldım.
اَعُوذُبِللّٰهِ مِنَ الشَّيطَانِ وَالسِّياَسَةِ ya‘ni “Şeytandan ve siyâsetten Allâh’a sığınırım” düstûruyla kendi rûhî âlemime daldım.
Ve Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın tetkik ve mütâlaasıyla vakit geçirerek “Yeni Sa‘îd” olarak yaşamaya başladım." (Şualar, 426)
***
Yuşâ Tepesi İstanbul'un Anadolu Kavağı'nda Beykoz ilçesinde bulunan tepedir. Kuzeyinde Yoros kalesi bulunur.
Yuşa Zirvesi denizden 201 metre yükseklikte ve Çamlıca Zirvesi'nden (288 m) sonra İstanbul'un 2. yüksek zirvesidir. Bu zirve, Yuşâ Türbesi ve Camii'nin bulunduğu mekândır.
HZ. YUŞA (YAŞE) KİMDİR?
Yuşa Peygamber, Yusuf (a.s) neslinden; Hz. Musa’nın çağdaşı sayılır.
Hz. Musa'nın (as) genç Yuşa ile “İki denizin birleştiği yere” kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları ve burada Hızır (a.s) ile buluşmaları Kur'an-ı Kerim’de Kehf Suresi’nin 60-65. ayetlerinde anlatılır.
Burada, Hz. Musa’nın yanındaki genç adamın Hz. Yuşa olduğu kabul edilir.
Hz. Yuşa’nın Beykoz Yuşa Tepesi’nde gömülü olduğu inancı Beşiktaş’ta türbesi bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi Yahya Efendi’nin (1494-1570) manevi keşfi ile irtibatlandırılarak şöhret bulmuştur.
***
Bediüzzaman'ın Ankara'dan İstanbul'a gelişinden sonra (1923 Nisan) basılan eserleri:
Zeylü’l-Hubâb (1341), Zühre (1341), Zührenin Zeyli (1923), Şu‘le (1342) tarihli eserlerini İstanbul’da bulunduğu yaklaşık 15 aylık süre içerisinde neşretmiş olması çok kuvvetli ihtimâldir. (Bilal Tunç/ Risale Tashih)
***
ÜSTAD BEDİÜZZAMAN İSTANBUL'DAN VAN'A KADAR RESMİ TAKİP ALTINDA!
* İstanbul'dan ayrılması: Temmuz 1924’ün son çeyreği (24-25 Temmuz olabilir) / İstanbul Vâlisi’nin 31 Temmuz 1924 Târihli yazısı (ABIBSNİŞ-2, s.492)
* Trabzon’da: 28 Temmuz 1924 / Trabzon Emniyet Müdür Vekilinin 3 Ağustos 1924 târihli yazısı (ABIBSNİŞ-2, s.493, 494)
* Erzurum’da: 5 Ağustos 1924 / Erzurum Vâlisi’nin 14 Ağustos 1924 târihli yazısı (ABIBSNİŞ-2, s.494)
* Bulanık/Muş’ta: Tahmînen 25 Ağustos 1924 / Muş Vâli Vekili’nin 26 Ağustos 1924 târihli yazısı (ABIBSNİŞ-2, s.496)
* Tatvan/Bitlis’te: Tahmînen 26 Ağustos 1924 / Bitlis Vali Vekilini yazıları (ABIBSNİŞ-2, s.498, 499, 500)
* Van’da: 6 Eylûl 1924 (BSNİŞ-2, s.502, 503, 504) Bu tarih Üstad’ın Van’a son gelişi...
* 2 aya yakın kardeşi Abdülmecîd’in evinde; sonra Van/ Nurşin Camii'nde kalır. (Van Vâlisinin 15 Ekim 1924 târihli yazısı (ABIBSNİŞ-2, s.510)
* Diyânet İşleri Reisliğince vâizlik belgesi verilmesi: 9 şubat 1925 îtibâriyle (ABIBSNİŞ-2, s.507)
* Erek Dağı’nda 10 ay kadar; tahmînen 1925 baharından, 1926 Şubat sonlarına kadar kalır.
ABIBSNİŞ-2‘deki belgelere göre Şeyh Said Vakası: 13 Şubat 1925 – 15 Nisan 1925
Şeyh Sa‘îd Hâdisesi ile ilgisi olmadığına dâir Van Vâliliği Raporu: 5 Nîsan 1925
(Prof. Dr. Ahmed Akgündüz; ABIBSNİŞ-2, s.523)
Üstad Bediüzzaman'ın sürgüne gönderilmesi tarihi ise: 10 Şubat–Mart 1926 başı olarak görülebilir.
Gebze (Gebuze) Tren İstasyonu: 1922/ 23 yılları
(Gebzeliler Nostalji)