“Dünyada görülen bilhassa nebati ve hayvani hayatlarda müşahede edilen âdemler, idamlar, tebeddül ve teceddüd-ü emsalden ibarettir. İmanlı olan kimselere göre zeval ve firakın acısı değil, yerlerine gelen emsalleriyle visalin lezzeti hâsıl oluyor. Öyle ise, imana gel ki, elemde emin olasın. Kadere teslim ol ki, selamette kalasın.” (Mesnevi Nuriye)
Nimet akışını fark eden dikkat ve nazar olduğunda zeval elemi olmuyor veya az oluyor. Uyanık bir akıl, diri bir gönül, gözlemci bir bakış, tefekkür edici bir hal gerekiyor bunun için, sebeplerin perde olduğu, asıl olanın perde arkasındaki hikmet ve hakikat olduğu dersini her daim hatırlamak da!
Unutmak gaflet, gaflet uzun sürerse karanlık başlar uyku hal alır! Uyarıcı kitapları okumak kadar, his ve fikri derinliğe dalmak, zahirden batına inmek, bu minval üzere olan sohbet halkalarına irtibatı çoğaltmak gerekiyor.
Dünyayı çağıran dünya kadar şey var!
Dünyada yaşadığımıza göre her daim yüksek iman üzere olmamız mümkün mü? Hilalin hali gibi bir seyir içindeyiz gerçekte. Ayette “Ey iman edenler iman edin” denmesi imanın derecesinin ve tazelenmesi gerektiğinin olduğu vurgulanıyor olsa gerek, ayette daha nice hikmet dersler var elbet.
İmana çalışmak dünyadan dünyalar kadar önemli; hem buranın hem ötenin saadeti ona bağlı çünkü. Çoğu zaman çer çöple uğraştığımız bir vakıa, halimizden belli değil mi bu durum, keza dünyanın halinden de!
Ümmet kavi imanlı olsaydı Gazze böyle mi olurdu?
Onun için öncelik imana çalışmak, imanı tecdid etmek, her anda, günde imanda tazelenmek.
Karasinek abdest halle temizlik dersi veriyor. Zihinden, kalpten şüpheleri, vesveseleri temizlemek, dua ve ibadete ihlâsla devam etmek, ilimle yenilenmek ve temizlenmek dersi… Kedi de öyle, bütün hayvanlar âlemi, bitkiler âlemi de…
“İmana gel” çağrısı büyük çağrı. Esfel-i safilinden kurtaracak alayı illiyyine çıkaracak bir çağrı. Elemden emin olmak iman derecesiyle alakalı, kadere teslim olup selamette kalmak da!
Hem iman pasif bir hal değil bir aksiyon; dünyayı ayakları alan Sahabeler dünyaya dağılmışlar, memleketlerinde rahat yaşayamazlar mıydı?
İlim ve zikir meclislerine gitmek, kötü ahlaktan iyi ahlaka gitmek de bir aksiyon, bu aksiyona o kadar ihtiyaç içindeyiz ki “dünya şahit” vesselam.