Yazın ne yazılır, nasıl yaşanır, nasıl düşünülür, nasıl hissedilir? Gaflet dem, haram nazar, zihni tembellik, hissi yorgunluk, yaşlanmışlıkta ab-ı hayat suyundan içmek, kalbi diriltmek, aklı canlandırmak, latifeleri harekete geçirmek istense de rahmet ve inayet yetişmeden olması mümkün değil!
Enflasyonun konuşulduğu, tatilin düşlendiği, zevk arayışlarının sürdüğü, kabiliyetlerin bütünüyle dünyaya kaydığı dem; dünyalaşma demi, dünyayı tercih demi, buraya razı olma ahireti öteleme, uhrevi olanı geri bırakma, melekûtu unutma demi!
Ondan mıdır dünya gülmüyor, işler rahat yürümüyor, aksilikler birbiri ardına geliyor, kederler yakayı bırakmıyor, musibetler eksik olmuyor, maaşlar artsa da bereket bulunmuyor, mutfak yanıyor ormanlar yanıyor, ruhlar yanıyor gönüller yanıyor, bir kuraklıktır gidiyor…
Gidiş nereye?
Gidişin nereye olduğu dünden belli, bugünden belli, halden belli; tasvire, uzun uzun anlatmaya ne hacet! Nasılsanız öyle muamele görürsünüz, neye hazırsanız onunla karşılaşırsınız, dağarcığınızda ne varsa o çıkar, ne ekmişseniz onu biçersiniz!
Sokaklar neyin ekildiği neyin biçildiğini net ve apaçık gösteriyor, keza sosyal hayattaki sancılar, insani ilişkilerdeki zayıflama ve kırılma, şehirlerdeki çarpıklaşma da!
Dünya dünya olduğunu bir kere daha gösteriyor!
Hâlbuki kulak var hakikati işitmek için, göz var hakikati görmek için, gönül var hakikati müşahede etmek için, akıl var hakikati keşfetmek için ve sair azalar, istidatlar… Bunlar yerinde kullanılmazsa nimet iken nikmete dönüşür, ne hal iyi olur ne de gelecek, ne dünya güler ne de ahiret, hem burası hem ötesi sıkıntı içinde boğulur!
Meteorolojiye kulak verdiğimiz, orman yangınlarını takip ettiğimiz, barajların doluluk oranlarını baktığımız, enflasyonu konuştuğumuz, tatili düşlediğimiz kadar hikmet ve hakikat arayışı, zihni ve kalbi arınma cehdi, hayalleri bile temizleme gayreti olmalı ki bugüne ve yarınlara daha ümitli bakalım, muştu bekleyelim, fütuhat olacak diyelim!
İş dönüyor dolaşıyor “Ben”e geliyor, kendini bilmeye geliyor; “Ben” esaretinden kurtulmak, nefis zindanından çıkmak, hayvani hislerden hürriyete erişmek önce iradeyi bu yönde kullanmayı sonra Rahmet ve inayeti beklemeyi gerektiriyor.
Akıl ve irade ne için verilmiş?
Düğüm nerede ise çözüm de oradadır, düşme nerede ise kalkma da oradadır vesselam.