Lahikalar o zamanın hızlı iletişim şekli; iyi, güzel, doğru şekilde kullanılan bir iletişim ve etkileşim. Barla Lahikası’nda okuduğum bir mektupta bunu bir defa daha net gördüm.
“Aziz, sıdık, vefadar ahiret kardeşlerim Hacı Nuh, Molla Hamid” diye başlayan mektup; Van talebeleri ile Barla talebelerini aynı mektupta buluşturuyor. Konu hediyeleşme ve tevafuk.
Bilindiği gibi Üstad Bediüzzaman hediye kabul etmiyor ve kerametten ziyade tevafuka ehemmiyet veriyor.
“Mühim bir tüccar dostum otuz kuruşluk bir çay getirdi, kabul etmedim. “İstanbul’dan senin için getirdim beni kırma” dedi. Kabul ettim fakat iki kat fiatını verdim.”
Dedi: ne için böyle yapıyorsun, hikmeti nedir?
Dedim: benden aldığın dersi elmas derecesinden şişe derecesini indirmemektir. Senin menfaatin için menfaatimi terk ediyorum. Çünkü dünyaya tenezzül etmez, tama’ ve zillete düşmez, hakikat mukabilinde dünya malını almaz, tasannua mecbur olmaz bir Üstaddan alınan ders-i hakikat elmas kıymetinde ise… Sadaka almaya mecbur olmuş, ehli servete tasannua muztar kalmış, tama’ zilletiyle izzet-i ilmini feda etmiş, sadaka verenlere hoş görünmek için riyakârlığı temayül etmiş, ahiret meyvelerini dünyada yemeğe cevaz göstermiş bir üstaddan alınan ders-i hakikat, elmas derecesinden şişe derecesine iner.”
Bu hizmet bugünlere geldi ise bu istiğna düsturu ile geldi, daha ileri gitmedi ise düstura uyulmadığından gitmedi!
İstiğna, ihlâs, iktisat halden kale düşmüşse çıkan ses şişe sesidir, şakırtı vardır ama kıymet yoktur. Ne çok şakırtı içindeyiz! Şükür düstura uyanların varlığı ümit hislerimizi diri tutuyor.
Mektuba dönersek “Tevafuk bizim için bir emare-i Tevfik-i İlahi olduğuna kanaatim gelmiş” diyor Bediüzzaman ve tamamlıyor “Risalelerde tevafakutan bazı numunelerini göreceksiniz.”
Görmek için müdakkikane okumak ve hale taşımak gerekiyor ki elmaslar ortaya çıksın, müşterilere ulaşsın, millet iman selametine erişsin.
Mektubun bütünlüğü hakikat içermesi yanında nezihane ve nazikâne ifadeler, samimiyet havası, ihlâs ulviyeti hissettirmesi “Whatsapp” yorgunu bizlere bir şeyler söylüyor; geriye bıraktığımız, unutur olduğumuz elmas sükûtun derin çağlayışını haykırıyor vesselam.