Yaz rehavetinin zihni durağanlaştırdığı, kalbi dinlenmeye sevk ettiği, ulvi hisleri yavaşlattığı vakıa. Nefis rahattır yazda, hele sıcaklar bir başka bahanesi! Tatil yapalım, şuraya gidelim şunu yiyelim bunu içelim, gezelim kam alalım dünyadan!
Doğrudan böyle demese de için için bunu dillendirir derin nefis! Nefis yemekler, soğuk içecekler, güzel salatalar… Kim bakar çaya simide!
Yaz sıcağında İskender Kebap kuyruğuna girmek nasıl bir lezzet kim bilir, üstelik çok para vermek? Yiyen bilir, tadan anlar. Onlar da aç karnına çay simidin lezzetini bilmezler, doyuruculuğunu anlamaz, sadeliğini fark etmez.
Bir garip dünyanın garip yolcuları!
Ayet gayet açık “Yiyiniz, içiniz israf etmeyiniz.” Her şeyi hak ettiğince vermek deriz de çok zaman da yapmayız, biraz fazla yer, fazla içeriz. Hata yaptığını bilmek ve hatayı düzeltme gayreti içine girmek güzeldir, güzel olmayan kendini temize çıkarmaya çalışmak, tevile yeltenmek…
Şeytan’ın kaybettiği, babamız Âdem’in (a.s.) kazandığı nokta da burası. Yasak olanı yiyen Adem, tövbeye yöneldi, kendisini af ettirdi. Bugün Âdem’in çocukları haramlardan haram deyip ne kadar kaçıyor, haram işlediğinde tövbe ve istiğfara ne kadar yöneliyor, kendini af ettirmek için ne kadar caba gösteriyor?
Karne bir gün elimize verilecek, herkes kendinin ne yaptığının farkındadır, kendini de kandıracak hali yok ya!
Tok karnına İskender kebabı yemenin tevili olur mu? Keza net farzları yapmamanın ya da ehemmiyet vererek yapmanın, haramlara olan duyarlılığı yitirmenin… Kadere teslim olmamanın, güzel ahlak sahibi olmamanın, güzel örneklik göstermemenin…
Bu yaz gününde edebiyle giyinen, hayâ ile yürüyen bir kadın, gözünü haramdan koruyan erkek; ne bahtiyar kadın ve erkektir.
Sokakta, caddede, toplum içinde böyle bir hal sergileyenler canlı vaizdir, hakikattar davetçidir, suskun konuşan tebliğcidir!
Yemesini, içmesini, yürümesini, oturmasını, kalkmasını, susmasını, düşünmesini, konuşmasını bilen böylesi edep ehline her mevsimde ihtiyaç var. Zira toplumun, ülkenin, dünyanın manevi açlığını, susuzluğunu giderecek onlardır.
Onları sevmek, onlara yardımcı olmak bile bir meziyettir, bir kurtuluş umududur vesselam.