Değişik isimlerde basılan Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin kitabını tam uygulamasam da defalarca okudum, herhalde okumaya devam da edeceğim. Biraz olsun uygulama umudu var ki okutturuyor kitap ve de ihtiyaç devam ediyor.
“Münakaşa ile hiçbir dava kazanılmaz.” Bildiğim halde kaç defa münakaşaya girdim, nizaa düştüm, hissi konuştum, kırdım, kırıldım, üzdüm üzüldüm!
“Ateşi körükleyecek mevzulardan sakının” dedi sakınmadım, daldım, ateş daha da arttı, sonuç hiçten öte eksi!
“İkide bir nasihat etmeye kalkmayın” dese de kendi kusurumu görmeden başkasına nasihatte bulundum.
“Ciddiyeti esas tut” dedi ciddi mevzuları bile sulandırdığım oldu!
“Sana bana faydalı ise konuş”u sanki okumamış gibi boş şeyler, lüzumsuz mevzularda konuştum. Hem de “Kim ne çekerse dilinden çeker”i bildiğim halde.
“Her sohbette dinleyici ol. Daima öğrenmeye çalış. Yetişmeye muhtaç olduğun şuurunu muhafaza et. Mevzu hakkında malumatın olsa da sus.” Susmadım az bildiğim şeylerde bile konuştum!
“Az ve öz konuş” demiş olması az ve öz dengeyi kurmama yetmedi.
“Konuşmamak zararlı ise konuş. Fakat ihtisar et. Tafsilata girme.” Uygulasa idim zihnim daha diri, kalbim sükûn içinde olurdu.
“Mesleğimiz meşakkattir”i rehber edinseydim rahat ve konfor peşinde koşmaz, bu yüzden de meşakkate girmezdim.
“Denizde bir balık taifesi var, bütün rızkını öğleye kadar toplar”ı dikkate alsaydım, rızık endişesine girmez, ubudiyet ve kullukta daha hızlı ilerlerdim.
“Hizmet için değil kendimi ıslah için okumalıyım.” Böyle okusaydım bütün yukarıdakileri ve diğerlerini iyi uygulardım. Galiba düğüm burada, kendine okumak, nefsine hitap etmek, bunda acımasız ve şefkatsiz olmak; şefkatli bir er, güzel ahlak sahibi bir kul başka nasıl olur?
Zübeyir Ağabeyin dediği gibi “okumak okumak tekrar okumak sadırdan değil satırdan okumak.” Vesselam.