Bediüzzaman Erek dağında inzivada iken “şehir şehir gezeyim de risaleleri yazayım” hayali var mıydı ki? “Zehra Medresesini kuramadımsa da evleri medreseye çevirecek görünmez bir ilim ve irfan çığırı başlatayım” diye düşünmüş müydü acaba? “Ardımda muazzam bir kitle oluşsun, yapamadıklarımı onlar tamamlasın” hedefi ve gayreti bütün gecesi ve gündüzünü mü dolduruyordu?
Dağda bir mağarada tek başına yaşayan bir adam bütün bunları nasıl yapabilirdi?
Zahirde Ezher düzeyinde bir Medrese kuramadı ama duası, gayreti başka şekilde gerçekleşti; eserlerini okuyanlar bir nevi medrese mezunu gibi yüksek seviyeye ulaştı, ulaşıyor. İman ilmini komprime vermesi okuyanda yetkinlik kazandırıyor, harekete geçiriyor; harekete gelenlerin birlikteliği kitleleri oluşturdu, o kitleler değişik akışkanlıkla Anadolu sathını suladığı gibi dünyanın değişik yerlerine aktı, akış elan devam ediyor!
Mekân olarak yok ama adeta genişleyen bir medrese, bir üniversite. Bir yalnız adam nelere sebep oldu, daha nelere de sebebiyet verecek!
Hapishane hücrelerinden nerelere uzanıldı, kim bilir daha nice gönüllere gidilecek belki de yeryüzü fethine öncülük edecek! Olacakları kader akışı içinde göreceğiz.
Risalelerin birlikte okumanın verdiği irfani lezzet ile mekânı küçük bir medreseye dönüştürdüğü bir gerçek. Bu gerçekliğin tekrarı imanı güçlendirir, yenilendirir. Bu medresede mezuniyet yok, mezun olunmayan üniversiteye kayıt da çok kolay!
Bismillah deyip hakikatin önünde diz çökmek yeterli.
Mağaraya dönersek; hayallerimizi, dualarımızı, gayretlerimizi pişirdiğimiz bir mağara var mı? Kaderin hükmüne ne kadar razıyız, gönül hoşluğuyla kabulleniyor muyuz verilen hükmü? Sabrın kalesine çıkıyor, şükrün derelerinden geçiyor muyuz? Yoksa Nur Risalelerini zihnimize, kalbimize işlemeden okuyup okuyup geçiyor muyuz?
Kimileri kim bilir Kosturma’da, Kastamonu’da, Eskişehir’de, Denizli’de, Barla’da Bediüzzaman’ı ziyaret eder gibi okuyor, onunla hâlleniyor, Erek Dağı’nda arkadaş oluyordur!
Bir yandan da toplumun akışı, dünyanın gidişatı ortada; Medresetüz Zehra’nın genişleyerek devamına büyük ihtiyaç var. Bu ihtiyaç yazılanları okumak kadar yaşamakla karşılanır. Bunun için gerek şart, Zehra talebeleri arasında muhabbet ve uhuvvetin tesisi vesselam.