Üstad'ın yazılı veya sözlü hayat safahatı detaylarda maalesef sehivlerle malül. Dikkatsiz nazarların çoğu zaman farkına varmadığı bu yanlışlar, ne yazık ki bazen küçümsenebilir gibi de değil.
Daha çok Üstad'ın hayatını romanlaştırmak için teşebbüs ettiğimde başladığım tetkiklerle karşılaştığım bu elim vaziyeti düzeltmek, yanlışları ile yer değiştirmek, hafıza müktesabatımızı yenilemek hiç kolay olmayacak gibi.
Bir misalle maksadımı izaha çalışayım. Ama önce şu kadarını söylemek isterim ki, şimdi bile Üstad'ın hayatıyla ilgili yapılmış en güzel, en müteselsil ve en şümullü çalışma merhum Badıllı Abinin "Mufassal Tarihçesi"dir. O günün şartlarında çok çetin bir işe teşebbüs edip muvaffak olduğunu teslim etmek gerekir. Buna rağmen, onun da tashihine muvaffak olamadığı ve Nurculuk hafızasına miras bıraktığı sehivler var. İşte onlardan biri:
Üstad'ın iki yıllık Bitlis ve Ömer Paşa konağı hayatını bitiren en temel hâdisenin evinde kaldığı Paşanın ölümü olduğuna şübhe yok. Paşanın ölüm kaydı, resmî kaynaklarda 8 Ağustos 1898 olarak yer alıyor. Demek Üstad'ın Bitlis'ten ayrılmasının en erken tarihi, Ömer Paşa'nın vefatını takib eden gün ve haftalardır, daha öncesi değil. Bunu Üstad da teyid ediyor zaten.
Üstad'ın Bitlis'ten ayrılma tarihine ışık taşıyan ifadeler Tarihçe-i Hayat'ta şu şekilde yer alıyor:
"Bir gece Molla Said, rüyasında Şeyh Mehmed Küfrevî Hazretlerini görür. Kendisine hitaben,
"Molla Said, gel beni ziyaret et, gideceğim" demesi üzerine hemen gider, ziyaret eder. Ve Şeyhin uçup gittiğini görünce uyanır. Saate bakar, saat gecenin yedisidir. Tekrar yatar. Sabahleyin Şeyhin hanesinden matem seslerinin yükseldiğini işitir, oraya gider ve Şeyh Hazretlerinin gece saat yedide vefat ettiğini haber alır. Mahzun olarak geriye döner."
Bütün kaynaklar Şeyh Muhammed Küfrevî Hazretlerinin vefat tarihinde müttefik: 1898. Küçük bir detay daha var: Vefat ayı Temmuz. Yani Şeyh Küfrevî vefat ettiğinde henüz Ömer Paşa Hayat'ta ve Üstad konağın mukimidir. Hulâsa etmek gerekirse, Şeyh Muhammed Küfrevî'nin vefat tarihi Temmuz 1898, Ömer Paşa'nın Ağustos 1898.
Sultan Abdulhamid tarafından bir İtalyan Mimara yaptırılan türbe inşaatında Üstad'ın da gönüllü olarak taş taşıdığı rivayetini doğru kabul edeceksek, bu inşaatın ne zaman yapıldığını tesbit etmek lâzım. İnşaat tarihi bu ihtimali teyid ediyorsa inşaat Şeyhin vefatından hemen sonra başlamış olmalı ki Üstad taş taşımış olsun. Aksi takdirde Üstad'ın Ömer Paşa'nın vefatından sonra da bir müddet Bitlis'te kaldığına hükmetmek gerekiyor ki, eldeki bilgiler bu ihtimale çok kuvvet vermiyor. Şahsi kanaatim bu rivayetin çok zayıf olduğu istikametindedir.
Badıllı Abi Üstad'ın Bitlis'ten ayrılmasını 1897 olarak veriyor ki, maalesef bu tarih yanlıştır. Bir dikkatsizlik eseri olsa gerek ki, Akgündüz Hoca da Badılı Abinin yanlışını tekrarlamaktan kurtulamamış.
Bu bahsin bir başka yanlışı da Üstad'ın Van'a gidişinin hangi valinin davetiyle gerçekleştiğidir. Üstad'ın Van'a gidişini 1897 olarak kabul ettikten sonra, kendisini dâvet eden valinin Şemsi Paşa olduğu kaçınılmaz hüküm olur. Çünkü 1897'de Van Valisi Şemsi Paşa'dır.
Oysa Üstad'ın Van'a gidişi 1897 değil, 1898'dir. Van'a davet eden de 1898-1906 yıllarında Van Valisi olan Tahir Paşa'dır, Şemsi Paşa değil!