"Ben, her gün ölümü düşünüyorum. Öleceğini bilen tek varlık biziz." demiş Nejat İşler.
Ne hazîn, öleceğini biliyorsun ama ölümün gözüne baka baka bir ömür boşa yaşıyorsun, hiç ölmeyecekmiş gibi.
Hani insan akıllı mahluktu, hani mümeyyiz vasfı düşünmekti! Suallerine cevab vermeyen akıl, karanlıklarını dağıtmayan düşünce neye yarar? Olmaması daha büyük saâdet olmaz mıydı?
İnsan, Hz. Âdem'den beri çözemediği sırlarla boğuşan bir zavallı; en biçaresi mahlukatın, en bedbahtı yaradılmışların.
Antikite'den beri akla perestiş eden insanlık, aydınlığa değil, hep daha fazla karanlığa gömülmüş. Vardığı en ileri aydınlık, varlığın bir yaratıcı gücün eseri olduğuna hükmetmek olmuş ama bu kadarı karanlıklarını dağıtmaya, ızdırablarını dindirmeye yetmemiş. Ne o yaratıcı gücün sıfatlarını ihata edebilmiş ne bu zavallı insandan ne istediğini öğrenebilmiş ne de ölüm sonrası için tatmin edici bir cevab bulabilmiş.
Tahrif edilen semavî dinlerin hurafealud dünyası da yolunu aydınlatmaya yetmemiş. Yetmeyince çâreyi inkârda bulmuş. "Tanrı insan düşüncesinin muhayyel eseridir!" demiş. Demiş ama bu hüküm de dertlerinin devası, ölüm karşısındaki çaresizliğinin çaresi olmamış.
Batılı zekâların handikabı, İslâmiyet'i tanımadan, tahkik etmeden Hıristiyanlık ile Yahudilik üzerinden değerlendirip onlarla aynı vehmedip ademe mahkûm etmeleri. Onların bu budalaca hastalığı, son iki yüz yıldır Batıya perestiş eden aydınlarımızın da hastalığı. Batılı zekâların Hıristiyanlık ve Yahudiliğe yönelik çoğu haklı düşünceleri ile İslâmiyet'i tahtından indirmeye çalışıyorlar.
Ne yazık ki, Kamal Atatürk'ün din ve dinî hayata getirdiği yasaklar da bu âkibete hizmet etti, ediyor. İstenen de bu idi zaten...
Beşeriyet-i küfrün karanlığından kurtarabilecek tek hakikat var: İslâmiyet... Bu hükmün en parlak delili, bu zamanda Kur'an hakikatlerinin en parlak bir tefsir ve mümessili olan Risale-i Nur Külliyatıdır. Dünyanın her tarafında, cemiyetin her kesiminde milyonlar bu eserlerle imanın verdiği saâdet ve huzuru yaşıyor.
Fikr-i sabitlerinden kurtulan her zekâ bu eserlerle imanını kurtarıp, huzura kavuşabilir. Nejat İşler de tabiî. Peşin fikirlerinden kurtulup okur mu, okumak ister mi? Bilmiyorum.
Herhangi bir mü'minin tek günlük saâdetine bütün varlığını verebilecek milyonlar var, ızdırab içinde yuvarlanan.
Vebal altındayız! İslâmiyet hakikatlerini ne yeterince anlatabiliyoruz ne de yeterince yaşıyoruz. Nejat İşler ve emsallerinin ızdırabları uykularımızı kaçırsaydı, çok daha iyi olabilirdik.