Bir din düşününüz ki, Tanrısı kendilerine şu emri vermektedir:
“Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.” (Hez.9: 6, Tevrat)
Yahudilerin, Filistinlilerin yaşlısını, gencini, genç kızını, kadınını, çocuklarını en vahşi ve zâlim bir şekilde katletmelerinde bu habis Tanrı (!) emrinin onlarda meydana getirdiği kulluk ile ibadet zevk ve aşkı hâkimdir. Sevinçleri öldürmekte, makbul kul olmaları öldürmeleri nisbetindedir.
Bu hezeyanlara tapan her Yahudi, en az mürted kadar tehlikeli, mürted kadar zararlıdır...
Hadis, taş ve ağaçların, arkasına saklanan Yahudileri haber vereceğini söylüyor. Bu ihbarın altında yatan asıl mânâ, Yahudi zulmünün taş ve ağaçta bile düşmanlık meydana getirip dile getirecek seviyeye varacağının ifadesidir. Yoksa, taş ve ağacın konuşmayacağı bedihidir...
Şu ânda Yahudi'nin Filistinlilere yaptığı katliam, hadisin haber verdiği dehşetten henüz uzaksa, bunun tek sebebi, hâlâ hissettikleri zayıflık ve yapabileceklerinden tam emin olamamalarıdır.
Arz-ı mev'ud hezeyanına göre, Türkiye topraklarının üçte biri de Yahudi topraklarıdır. Filistin'de durduramadığımız Yahudi ile eninde sonunda Fırat ve Dicle arasında karşı karşıya geleceğiz. Bazen geç kalmak kaybetmenin en temel sebebi olur.
Türkiye, bir asır önce dehşetli bir ihaneti yaşadı, değerlerinin tamamı tahrib edilip şuur felcine düçar eden bir ihanet. Düşmanını dost, dostlarını düşman zanneden nesiller boy attı bu topraklarda. Din ve değerlerini tahrib eden hainleri başında tac, kalbinde mukaddesat gibi taşıyan nesiller...
Bu şuur felci, bu körlükle kardeşlerimize sırt çevirdik; düşmanlarımıza perestiş ettik. İntibahın kolay olmadığını biliyorum ama uyanacağız, uyanmamız gerekiyor:
ABD bize dost değildir, Batı dost değildir... Bu ifadelerden muradım, halk değil, devlet ve siyasî teşekkülleridir. Amerikan'ın Irak ve Afganistan'da yaptığı zulüm ve katliam, Yahudi'nin Filistin'de yaptıklarından geri değildi. Sıra bize geldiğinde daha şiddetlisini, daha kötüsünü yapmakta asla tereddüd etmeyeceklerdir.
Tek necad imkânımız var: İslâm Birliğini kurmak...
Bunu ertelediğimiz her gün, dehşetli bir tehlikeye, elîm bir akıbete biraz daha yaklaşıyoruz. Kendimizi bu dehşetli akıbetten korumanın başka bir yolu yoktur.
Bir avuç çâresiz Filistinliye karşı Yahudi saflarında birleşen küfür, mevzuubahis olan biz olduğumuzda daha kuvvetli kenetlenecek, daha kuvvetli kaynaşacaktır. O gün gelmeden biz Müslümanlar olarak kenetlenmeli, etle tırnak olmalıyız.
Türkiye'nin bunu başarabilmesi için önce Kamalizmin istilâsından kurtulması lâzım. Batı hesabına yaşatılan yüz yıllık bu zihin işgali bitmeden hiçbir şey yapamayız. Önce bu Mankurtluk bitmeli. İlk adım eğitim sistem ve müfredatının ıslâhı olmalı. Zirâ çocuklarımızın ilk zihin iğdişi merhametsizce, insafsızca o tezgâhta gerçekleştiriliyor.
Yakın bir geçmişte İslâm dünyası için zamanın amir farzları için kısa bir liste yapmıştım. Zamanın bu farzlarını buraya alarak bitireyim. Sesimi işitenlere vasiyetim olsun:
1. İsrail'i devlet olarak tanımaktan topluca vaz geçmek!
2. Elçilik ve konsolosluklarını kapatıp personelini yurt dışı etmek!
3. İsrail pasaportunu kendi topraklarında kabul etmemek!
4. Sonradan vatandaşlık verilmiş İsraillilerin vatandaşlıklarını iptal etmek!
5. Kendi vatandaşı olup İsrail'e her ne şekilde olursa olsun destek verenleri cezalandırmak!
6. Nükleer silah da dahil, yüksek donanım ve hareket kabiliyetine sahip faal ve daimî bir İslâm ordusu kurmak.
7. İsrail'e destek veren devletlere sert müeyyideler uygulamak.
8. Filistin'e her türlü yardımı yapmak.
9. ABD'yi düşman ilân edip, düşmanlığının gereğini yapmak.
10. İslâm Birliğini bütün bedellerini de göze alarak kurmak, kurmayı daha fazla ertelememek.
Allah bütün mazlumlara necad versin, zâlimleri de kahr ve perişan eylesin. Âmin.