Âile, bu milletin bütün değerlerine düşman kesilip tahrib eden Ankara muktedirlerinin yıkamadıkları tek hisardı.
Ardı arkası gelmeyen tahrib dalgalarına, yalnız başına, neredeyse bir asır dayandı.
Ne yazık ki, artık o da yıkılıyor. Duvarlarından tamiri güç büyük gedikler açıldı.
Kadını koruma maskesi altında kocayı madara edip babalık otoritesini yıkan devlet, yıktığı şeyin âile olduğunu farketmese bile kendisine bu şeni rolü verenler biliyordu.
İstanbul Sözleşmesi ve mütemmim bütün cüzleri âileyi yıkmaya dönüktü... Kadını çalışma hayatına teşvik için gösterilen gayretlerin görünür maksadı, kadına ekonomik bağımsızlık kazandırmak bile olsa, terettüb edecek neticenin âileyi dağıtmak olacağı, tezgâhı kuranların ümid ve maksadıydı. Öyle de oldu.
Ekonomik istiklâliyetini kazanan kadın, tez canlı ve taşkın hissiyatının kurbanı olarak, elinde boşanma dilekçesi ile mahkemeleri doldurduğunda bile bunu iyi bir şey gibi takdim edenler, şübhesiz âileyi yıkmakta olduklarını biliyorlardı. Mahkemeye koşan kadınları onun için avuçlarını patlatırcasına alkışladılar.
Âile yıkıldıkça çocuklar ortada kaldı. Ortada kalan çocuklara kucak açtığını söyleyen devlet, hiçbir çocuğa âile olamayacağını, o şefkat ve sevgiyi veremeyeceğini biliyordu. Barınma ve beslenme ihtiyaçları ile sınırlı kalmaya mahkûm bu kucak açmanın insanın sadece hayvaniyetine baktığını, ruhî ihtiyaçlarını hiçbir şekilde karşılamayacağını bildiği halde hatada ısrar etti, ediyor. Ya da rehberleri bunun hata olmadığını bir şekilde yutturmaya muvaffak oluyor.
Maarif derseniz, düşman ülkelere ihraca şayeste bir musibet! Köreltmek, şuursuzlaştırmak, köksüzleştirmek için ihdas ve inşa edilmiş bir tezgâh.
Âile öldü... Anne ve baba iki can düşmanı... Çocuklar ruh ve yürekleri ikiye bölünmüş, zavallı ve çâresiz mahlûklar. Milli Eğitim sistem ve müfredatı nesilleri mahveden cendere.
Daha da acı olanı bu dehşeti farkedenlerin azlığı, aczi ve çâresizliği...
Bütün bunları derd edinecek, dâvâ edinecek siyâsî bir partinin öncülüğü lâzım. Sahnedekilerin böyle bir derdi yok! Yeniler gelir mi? Bilmem.
Ama bütün gönlümle ümid ve temenni ederim.