Cuma akşamı Erbaş'ı arayan Hüsnü ağabey, “hocam sabaha kadar bekleyemedim hemen aramak istedim. Sizin Kur'an hakikatlerini haykırmanızdan rahatsız olanlar varmış! Sakın üzülmeyin! Hakkı haykırmaya devam edin. Allah ve Resulü sizinle beraberdir. Biz de Nur talebeleri de sizinle beraberiz!” dedi.
Ali Erbaş da “Muhterem Ağabey Allah sizden razı olsun, desteğiniz, duanız bizim için çok kıymetli, çok mühim, kardeşlerimizden de dualarını esirgememelerini rica ediyorum” diye mukabelede bulundu.
Hüsnü Ağabey, “bu müfsidler ye'cüc ve me'cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşistliği bu İslam diyarında yaymaya çalışıyorlar, biz de devletimizle, milletimizle, diyanetimizle ve derslerimizle bu manevi bozgunculara karşı Kur'an surları inşa edecek ve vatanımızı, imanımızı, ahlakımızı muhafaza edeceğiz!” diyerek desteklerini ifade etti.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Diyanet'i Osmanlı devrinin Meşihat dairesine benzeterek sahip çıkılması gerektiğini Emirdağ Lahikası'ndaki bir mektubunda şöyle ifade ediyor: “Diyanet dairesi, Meşihat-ı İslâmiye gibi yalnız Türkiye'nin din muallimi değil, belki umum âlem-i İslâm'a Meşihat-ı İslâmiye yerine alâkası, nezareti, münasebeti var. Âlem-i İslâm o Diyanet dairesine karşı tam hüsn-ü zan etmek, sû'-i tevehhüm etmemek, hususan bu zamanda ziyade lüzumu var."
Nurdan Haber