Ömer Özcan'ın haberi:
Hüsrev Altınbaşak, Risale-i Nur’un “Nur Fabrikası”nın birinci kâtibidir… Hepimizde hakları olan Hüsrev ağabeyin dağlar, okyanuslar büyüklüğünde hizmetleri vardır… 20 Ağustos 1977 tarihinde vefat eden merhum ağabeyimizi vefatının 34. yılında rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz…
Merhum Hüsrev Altınbaşak’ın mübarek naaşını gasledenin, namazını kıldıranın kim olduğunu hep merak ediyordum. Bu tecessüsüm 2010 tarihinde Yalvaçlı Ali Osman Karahan hocaefendinin hatıralarını alıncaya kadar devam etti. Bu önemli hizmeti, Yalvaçlı Topal Hafız olarak da bilinen Ali Osman Hocaefendi yapmıştı…
Ali Osman Hocaefendinin Hüsrev ağabeyi gasli sırasında çok ibretli müşahadeleri ve tespitleri var. Hatıralarından bunu öğrendim. İlgili kısımları “Risale Haber” okuyucuları ile paylaşıyorum. Hatıraların tamamı bugünlerde yayına hazırlanmakta olan “Ağabeyler Anlatıyor–5” kitabından okunabilir.
***
Hüsrev Ağabeyin Cenazesini Gaslettim, Namazını Kıldırdım
Hüsrev ağabey 1977 senesinde İstanbul’da vefat etti. Isparta Ulu Camide cenaze namazını ben kıldırdım.
O gün Ulu Cami’de bir sala okudum. Hala daha, Isparta’nın yaşlıları arasında o salanın tesiri duruyor ki, “O salâyı veren sen miydin” diye bana soruyorlar. Coştum o gün...
Hüsrev ağabeyin cenazesine talebelerinden herkes sahip çıkıyor… Aralarında karar verememişler. Herkesi kucaklayan bir insan yok mu Allah aşkına, diye aralarında konuşmuşlar. Âcizane beni göstermişler. O gün Said Nuri geldi bana; Hüsrev ağabeyin çocuğu gibi sevdiği birisidir o. Bana ısrar etti. “Sen kıldıracaksın!” dedi. “Etme yahu, siz onun yanında yetiştiniz…” dedim. “Hocam ihtilâf çıkacak, herkes sahip çıkıyor, bizim hakkımızdır diyor herkes. Biz Hafız kardeş herkesi kucaklar diye, sizin kıldırmanıza karar verdik” dedi. Bana kabul ettirdiler bunu. Yukarı, ikinci kata çıktık, cenaze geldi, çadırı hazırladılar, perde filân gerdiler…
Ayak Parmaklarının Hepsinin de Arası Yarım Perdeliydi
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ayak parmakları arasında perde varmış, deri. Hüsrev Efendinin de yarım imiş. Ben ikisini de görmemiştim. Şimdi fırsat geçti elime, Hüsrev ağabeyi gaslederken aklıma geldi. Kefeni sardık, sonra nasıl olsa mahrem değil diye, ayakucundan tekrar açtık, baktık. Vallahi hepsi de perdeli. Parmaklarının hepsinin de arası yarım perdeli. Bediüzzaman’ın bütünmüş. Yanımdaki Bafralı Necati hocaya: “Bak, hakkında Üstad’ın bir iktiranı var, bir unvanı var, ayakları yarım perdelenmiş” dedim. Aynen böyle oldu… Bunu da görmüş, öğrenmiş oldum. Sonra cenaze namazını kıldırmak bana nasip oldu.