Ne aradığını bilmeyen bulduğu şeyin ne olduğunu bilemez.
“Nereye gideceği bilinmeyen yelkenli için rüzgârın hangi yönden esmesinin bir önemi yoktur” demiş yabancı birisi. Adını hatırlayamadım.
Huzur, peşinde koşulan, yaklaştık zannedildikçe uzaklaşan çöldeki vaha gibi bir yer…
Öncelikle “huzur”a yüklenen anlamı anlamak asıl meselemiz...
Huzur bulunmak istenilen yer değil hâldir… Yer ise………….?????
“O var ise her yer yardır. O yok ise her yer bardır…”
Nihai hedef cennette rü’yet-i cemaldir...
Huzur, hazır olmak demektir…
Nerede hazır olmak lazım?
Birincisi; Mutlu ve memnun olacağı iklimde bulunmak…
İkincisi; Hürmete değer bir zatın yanında hazır bulunmak.
Pratikte huzur mutluluk, sekinet, dinginlik, stresten uzak memnuniyet hali olarak yorumlanmaktadır.
Huzur; çok kıymetli bir şey…
Bedeli hem çok ucuz hem de çok pahalıdır…
Kimileri milyarlarla elde edemiyor, kimileri de bilabedel sahip olabiliyor…
Huzur arayışını çarşı pazardan eşya almakla aynı şey görenler baştan kaybediyor.
Hem fazla bedel ödüyor hem de neticede huzura kavuşamıyor…
“Aynı şeyi tekrar ederek farklı sonuçlar bekleyene ahmak denir” demiş Einstein.
Amaçlarla araçların yeri değişmiş olmasından dolayı istenilen netice elde edilemiyor.
Her ne olursa olsun eşya araçtır. Eşyayı elde etmekte kullanılan meta, para vs… de araçtır.
Araçları elde etmeyi amaçlamak elde ettiği anda huzur yine uzaklaşır.
Vahanın daha uzakta olduğunu görmek gibidir. Vaha yansımadır… Gerçekten aranan su orası değildir…
Huzurun şifreleri dar dairede içimizde.
Dar daire insanın kendi iç dünyası. Dış dünyaya baktığı pencere…
Bedeni, beyni, aklı, zihni, kalbi, vicdanı, duyguları, lâtifeleri vs donanımı.
Bedenin huzuru, sağlığı, biyolojisi, fiziki makinesi iyi işlemesi gerek şart fakat yeter şart değildir.
Beslenme ve yaşama biçimi belirler biyolojik, fizyolojik sağlığın şartı.
Özetle ihtiyaç kadar yemek, lazım olanı, vaktinde yemek doğrusu…
Faaliyet ve hareket fiziki, bedeni sağlığın şartı olduğunu bütün hekimler söylüyor
“Hayat faaliyet ve harekettir, şevk ise matiyyesidir.” (Münazarat)
Fiziki şartlar temin edildiğinde maksat hasıl olmuyor.
Asıl olan nereden bakıldığı…
Nereden, hangi açıdan bakılıyor, hangi anlam yükleniyor?
Düşünce: hadiselere, eşyaya, çevreye, mahlukata, insanlara nasıl bakıldığı mühim…
Gaye, hedef, maksat, hedef, değer, arzu, niyet, ne ise nefsinde bir yansıma, karşılığı bakış açısının belirleyicisidir
Hadiselere verilen hüküm, değer, anlam, insanı hem üzecek hem sevindirecektir.
Üzülmenin veya sevinmenin ölçüsü değerlerdir… İnançtır… İtikattır…
İnanç ve itikat denilince “İman” meselesi anahtar kelime, şifre kavram…
İman zaviyesinden bakış olmayınca insanın biyolojik yapısının sağlığı huzur için yetmez…
Biyolojik insan hayvanla ortak özelliğe sahiptir.
Hazır zamanı yaşar, hazza koşar, acıdan kaçar…
Gelecek mülahazası düşüncesi, projeksiyonu yoktur.
Aklını hazırdaki hazzı elde etmeye çalıştırır.
Gelecek endişesinden sıyrılmak için aklı işlevsiz kılacak eğlenceye dalar…
İnanan insan sonsuz ilahi bir güce Allah’a (cc) dayanıyor.
Geçmiş ve gelecek geniş sonsuz bir alemin resmini tasavvur ediyor.
Ebedi sonsuz bir hayatın yol haritasını elde ediyor.
Şimdiki teknolojik adı Navigasyon.
Öyle bir Navigasyon cihazı ki ahiret aleminin de yollarını caddelerini gösteriyor.
Kur’an mükemmel bir navigasyon cihazı, Sünnetler kullanım kılavuzudur.
Kurân’ın yirmi beş maddede tarifi arasında
Kur’an;...
şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi,
ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası…..” (Sözler, 491)
Uhrevi alemlerin haritasında aradığın yeri bilmek ve bulmak için harita navigasyon olarak anlaşılmalı…
Huzur demiştik konu başlığında.
Sadeleşmekle sekinet, sükunetle huzura kavuşulabilir.
Sadeleşmek başa dönmek. Hayat meydanında insanı kargaşadan tereddütlerden kurtulmanın yolu sadeleşmek.
Mevlana Cami; ”Biri iste başkaları istenmeye değmiyor” diyor.
İbrahim Hakkı; “Mevlâm görelim neyler, neylerse güzel eyler, arif onu hayreyler” diyor.
Said Nursi; “Kadere iman eden kederden emin olur” diyor.
Bakış açılarını, yaşama biçimini, değerlendirmelerimizi zamanla kalibre etmemiz gerekiyor.
Hani teraziler, ölçme cihazları kalibre edilir doğru tartmasını temin için.
Evet insan hayata bakış ölçü hasselerini kalibre etmeli.
İnsanların hayat felsefesinin kalibrasyon kriterleri, Kur’an ve Sünnet.
Hatırlamak, imanı takviye ve tahkim etmek için sürekli öğrenme sürecini, tefekkür işlemini devam ettirmek.
“İnsan nisyandan alındığı için nisyana müpteladır.” Yani unutur.
Öte yandan şeytanın taşeronu nefis de ters yönden asılır bazen yoldan çıkarır. Engellemeye çalışır…
İrade kaslarını güçlendirmek için iman takviyesi ve ibadetin tekrarı ile tahkimat yapılması sorumlulukların başında yer alır. Huzura giden yol budur…
“İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.” (Sözler, 420)
Huzur işte burasıdır.
Hadiselerin tazyikatından, baskısından, stresten sıyrılıp sekînet için arada bir düşüncelerimizi de kalibre yapmak lazım.
“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir. "Tevekkeltü alâllah" der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder.”(Sözler, 421)