Hz. Ali 5 yaşından itibaren Nebi-i Zişan Efendimizin (a.s.m.) yanında yetişir ve ikinci müslümandır. Ramazan gününde, mescidde sabah namazında bir harici tarafından hançerlenerek yaralanır, iki gün sonra da vefat eder.
Oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’e yaptığı nasihatler onun iman kıvamını gösteriyor.
“İkinizi de Allah’dan çekinmenizi, dünya sizi arasa, istese bile, size onu aramamayı, istememeyi vasiyet ederim. Ona ait bir şeyi elde edemediğiniz, elinizdekini yitirdiğinizde hayıflanmayın. Gerçeği söyleyin; ahret ecri için iş görün. Zalime düşman, mazluma yardımcı olun.”
Bugünün dünyasında bunu anlamaya ve yaşamaya ne kadar da ihtiyacımız var; İhtiyaç sandıklarımız bir anda ihtiyaç olmaktan çıkar, asıl yurt ahret yurdu derdimiz olur, dünya da sulh diyarına döner.
“Birbirinize dolaşmanızı, görüp gözetmenizi, birbirinizin ihtiyacını gidermenizi, birbirinizden yüz çevirmemenizi, birbirinizden ayrılmamanızı vasiyet ediyorum.”
Ümmet kardeşliği şuuru ile kendini Hasan veya Hüseyin olarak görmek ve bu vasiyete uymak; hayat ve hukuk mücadelesi veren Müslümanlara tedavi edici bir iksir niteliğinde. Tefrika illeti başka nasıl giderilir?
“İyiliği buyurmayı, kötülükten sakındırmayı terk etmeyin; yoksa başınıza aranızdaki kötüler geçer de sonra dua edersiniz, duanız kabul edilmez.”
Konfor düşkünü, zevk zebunu olup yerinde çakılı kalmak değil; kötülüklere diklenmek, iyiliği yaşayarak göstermek; düzen ve ahengin devamına, duaların kabule yakın olmasına sebeptir.
“Allah için, Allah için Kur’an’a uyun, onunla amel etmekte başkaları sizi geçmesin.”
Ne kadar Kur’an’ı okuma, anlama, yaşama gayreti var, zamanımızın ne kadarını bunun için ayırıyor ve bütün zamanları buna taşıma azmi içindeyiz?
“Allah için, Allah için namazı bırakmayın, çünkü namaz dinimizin direğidir.”
Ömür, gün bu direğe sağlam dayanıyor mu? Vaktinde, camide cemaatle? Değilse dünya da ahiret de sallanıyordur.
“Allah için, Allah için mallarınızla, canlarınızla, dillerinizle Allah yolunda cihad edin.”
Nefsine mücahid olabilen; malın da canın da emanet olduğunu bilir, emanete hıyanetten korkar, yeri geldiğinde onları sahibine teslim etmekten çekinmez, onları sahibinin emri istikametinde kullanmaya gayret eder.
Bu nasihatlere uyabilen bahtiyarlardan olmak duasıyla…