Haber Yorum Serdar Aslan
RİSALEHABER - Bilim adamları ölüleri diriltme deneyleri üzerine çalışıyor. İnsanoğlu'nun en büyük korkularından biri olan 'ölüm' bilim için hala gizemini koruyor. Bilim adamlarının beyin ölümü gerçekleşen birinin tekrar hayati fonksiyonlarını harekete geçirmesi için yaptığı çalışmalar da devam ediyor.
Her asıra hitap eden Kur'an-ı Kerim ayetlerinde anlatılan ve Allah'ın (cc) peygamberlerine bir ikramı olan mucizeler, bugüne de ışık tutar nitelikte. Bugüne dek bilime rehberlik etmiş Kur'an-ı Kerim'de geçen birçok olay var. Bunlardan biri de Hz. İsa'nın (as) 'ölüleri diriltme' mucizesi.
Ölülerin diriltilmesi üzerine bir çalışma da ABD'de devam ediyor. Beyin ölümü gerçekleşen hastalar üzerinde deney yapmak için yetkililerden etik izin alan ABD’li Bioquark şirketinden bilim adamları, 20 kişi üzerinde deney yaparak bu kişilerin merkezi sinir sistemlerini hayata döndürecek. Habertürk'ün haberine göre deneyler sırasında hastaların beyin fonksiyonlarının yeniden harekete geçirilmesi için kök hücrelerin yer aldığı enjeksiyonlar ve kimyasal infüzyonların da aralarında yer aldığı birçok farklı yöntem uygulanacak. Bilim adamları, deneyler sırasında kullanacakları kök hücrelerin insan beynindeki ‘geçmişi silebileceği ve dokularda yer alan bilgilerin temelinde hayati fonksiyonların yeniden başlayabileceği görüşünde. Bioquark şirketinin başkanı Ira Pastor, “Deneyde ilk iki-üç haftada olumlu sonuç almayı bekliyoruz” dedi.
Adı geçen bilim adamlarının Hz. İsa'nın (as) mucizesinden esinlenip esinlenmedikleri şu anda belirsizliğini koruyor. Bununla birlikte İslam inancına göre öldükten sonra kısa süreli dirilmeler teorik olarak mümkün. Konuyla ilgili akla gelen bazı konular sorularlaislamiyet.com da kısaca şöyle yer alıyor:
Hz. İsa (as)'ın ve Peygamberimizin (s.a.v.) mucizesi olarak Allah'ın dirilttiği ölüler, uzun süre yaşamışlar mıdır?
Bizim bildiğimiz kadarıyla diriltilen ölüler normal hayata devam etmemişlerdir. Bir mucize eseri olarak hayata yeniden başladıktan ve kendilerinden beklenen sonuç alındıktan sonra tekrar ölürler. Bu ölülerin diriltilmesinden maksat mucizenin varlığını göstermek ise -söz gelimi- bu manzarayı gösterdikten sonra hemen ölürler. Nitekim Ashab-ı Kehf de uyandıktan kısa bir süre sonra hemen ölmüşler. Yani haşrin varlığını insanlara gösterdikten sonra tekrar ölmüşler.
Hadislerle ilgili 19. Mektup'ta yer alan şu üç misal de ölülerin dirilmelerinden sonra tekrar öldüklerini gösteriyor:
“Ulema-i zâhir ve bâtının Tâbiîn zamanında en büyük reisi ve İmam-ı Ali'nin mühim ve sadık bir şakirdi olan Hasan Basrî haber veriyor ki: Bir adam, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına gelerek ağlayıp sızladı. Dedi: "Benim küçük bir kızım vardı. Şu yakın derede öldü, oraya attım." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona acıdı. Ona dedi: "Gel, oraya gideceğiz." Gittiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o ölmüş kızı çağırdı, "Yâ fülâne!" dedi. Birden, o ölmüş kız "Lebbeyk ve sa'deyk!" dedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: "Tekrar peder ve validenin yanına gelmeyi arzu eder misin?" O dedi: "Yok, ben onlardan daha hayırlısını buldum."(Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, On beşinci İşaret; Suyutî, el-Hasaisu’l-Kübra, 2/280; Kadı Iyaz, eş-Şifa, 1/320; Nebhanî, Huccetullahi’l-baliğa, s.412)
ÖLÜLERİN DİRİLMESİ KISA BİR ZAMANA MAHSUS
Hz. İsa’nın ölüleri Allah’ın izniyle diriltmesi nasıl açıklanabilir? Zira Allah'ın, ölülerin tekrar dünyaya döndürülmeyeceğine dair sözü var.
Allah’ın ölüleri dünyaya geri göndermeyeceğine dair sözü (bk. Enbiya, 21/95; Yasin, 36/31) vardır.
Ancak, konuyla ilgili Kur’an’ın ifadeleri, umumî bir prensibi ortaya koymakta, öldükten sonra hiç kimsenin bir daha dünyaya gelme şansının olmadığına, -reenkarnasyon düşüncesinin de batıl bir safsata olduğuna-, artık kişi istese de yeniden imtihana tabi tutulması yönünde kendisine bir imkân verilmeyeceğine dikkat çekmektedir.
Bir mucize veya keramet eseri olarak diriltmelerin varlığı, birer istisnadır, umum kaideyi bozmaz.
Kaldı ki, bu tür dirilmeler, yeniden dünya hayatına karışacak, yeniden bir hayat sürecek şekilde olmayıp, belli bir zaman dilimine mahsus geçici bir diriliş simgesidir. Bir mucize eseri olarak hayata yeniden başladıktan ve kendilerinden beklenen sonuç alındıktan sonra tekrar ölürler.
Nitekim Hz. Peygamber (asm)'ın gösterdiği ölülerin diriltilmesiyle ilgili mucizelerden de anlıyoruz ki, bunlar mucizeden hemen sonra vefat etmişlerdir. (bk. Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1/320; Hafâcî, Şerhu'ş-Şifâ, 3/106; İbni Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 6/157-158)
Örneğin, Zeyd ibni Hârice, vefat ettikten sonra etrafında kadınlar ağlarken, birden "Ensıtû, ensıtû / Susunuz, susunuz." deyip, fasih bir dil ile, "Muhammedün Resulullah; esselâmü aleyke yâ Resulallah." diyerek bir miktar konuşup vefat eder. (bk. Beyhakî, Heysemî, Zevaid, 5/179,180; İbn Kesir, el-Bidaye, 5/156-57)
Demek ki bunlar, dünyaya dönmek ve yeniden imtihana tabi olmak anlamında bir dirilme değildir.
Bu harika olaylar, hem Allah’ın sonsuz kudretine, hem öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna, hem mucize sahibi peygamberin doğruluğuna, hem keramet sahibi velinin velayetine, hem bizim gibi insanların imanını kuvvetlendirmeye birer delil ve birer misal olmaktadır.
“İstisnalar kaideyi bozmaz.” kaidesi ilmî bir kaidedir.
Kaynak: RisaleHaber.com