Hz.Peygamber (asm) yaşasaydı Sakal-ı Şerif'i yasaklardı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez'in sakal-ı şerif açıklaması gündem oldu... Peki Said Nursi bu konuyu nasıl yorumluyor?

Risale Haber-Haber Merkezi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, "Ben bir hadis talebesi olarak derim ki; Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, bunu (Sakal-ı Şerif) yasaklardı" dedi.

Haber Türk'ten Kübra Par'a konuşan Görmez'in ilgili soruya verdiği cevap şöyle:

Gölcük’te bir camiden “Sakal-ı Şerif”in çalınması tartışma yarattı. Türkiye’de camilerdeki Sakal-ı Şeriflerin hepsi sahih mi? Sakal-ı Şerif ziyaretleri ibadet midir?

Bu konu, aslında biz İslam ümmetinin, yeryüzüne merhamet ve adaleti getiren Hz. Peygamber’le kurduğu ilişki ile ilgili yaman çelişkiye işaret eder. Ben bir hadis talebesi olarak derim ki; Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, bunu yasaklardı. Ancak bazı Müslüman kardeşlerimizin sadece sevgi eseri olarak ziyaret edip gözyaşı dökmesine de saygı duyulmalıdır. Şu iyi bilinmelidir ki; Hz. Peygamber’in Sakal-ı Şerif’ini ziyaret etmek şeklinde herhangi bir dini vecibe bulunmamakla birlikte Müslümanların öteden beri bu tür uygulamaları bir âdet haline getirdikleri malumdur.

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ: VESİLELİK CİHETİNE BAKIN

Sakal-ı Şerfi konusunda bir soruya cevap veren Bediüzzaman Said Nursi, Sakal-ı Şerif'lerin vesilelik yönüne dikkat çekiyor. Risale-i Nur Külliyatından Lem'alar kitabının "On Altıncı Lem'a"sında yer alan bölüm şöyle:

"Bugün Refet Beyin bir mektubunu aldım. Lihye-i Şerife (Peygamber Efendimize ait (asm) ait sakal) hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki:

Hadisçe sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Lihye-i Saadetinden düşen saçların taneleri mahduttur (sınırlı). Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir miktarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin saçları bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü. O vakit hatırıma gelmiş ki, Lihye-i Saadet, yalnız Lihye-i Şerifin saçlarından ibaret değil.

Belki re’s-i mübarekinin (Peygamberimizin mübarek başı) tıraş oldukça hiçbir şeyini kaybetmeyen Sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler. Onlar, binlerdir; şimdiki mevcuda müsâvi (eşit) gelebilirler.

Yine o vakit hatırıma geldi ki: Acaba her camide bulunan, sened-i sahih (mübarek baş) ile bu saç Hazret-i Risaletin (Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) saçı olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret makbul olabilsin?

Birden hatıra geldi ki, o saçların ziyareti vesiledir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma karşı salâvat getirmeye sebep ve bir hürmet ve muhabbete medardır (sebeptir).

Vesilelik ciheti o şeyin zâtına bakmaz, vesilelik cihetine bakar. Onun için, eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadetten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; kat’î senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir. Yalnız, aksine kat’î delil olmasın, yeter. Çünkü telâkkiyât-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi hüccet hükmüne geçer.

Bazı ehl-i takvâ, böyle işlerde, ya takvâ veya ihtiyat veya azîmet noktasında ilişseler de, hususî ilişirler. Bid’a da deseler, bid’a-i hasene (Hz. Muhammed’den (asm) sonra ortaya çıkan, fakat Kur’ân ve Sünnete aykırı olmayan yenilikler) nev’inde dahildir. Çünkü vesile-i salâvattır.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (13)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İslam Haberleri