Hz. Peygamber’in en güzel tasvirleri Hilye-i Şerifelerdir

Ocak 2015’te Fransa’da bir karikatür dergisinin Peygamber Efendimiz’in (sav) karikatürlerini yayınlaması ve akabindeki hadiselerle birlikte Peygamberimizin tasvirinin yapılıp yapılmayacağı gündeme geldi.

Asırlardır tartışılır İslam'da resim yasağı. Kur'an-ı Kerim'de net bir yasak olmamakla birlikte Hz. Âişe'nin suretli perdesiyle ilgili hadis rivayetinden yola çıkan fıkıh uleması arasında çeşitli hükümler ve görüşler mevcut. Hz. Peygamber'in bu hadisteki tavrından insan, hayvan gibi canlıların resimlerini ihtiva eden obje ve eşyanın saygı gösterilecek yerlerde bulunmasında sakınca olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla İslamda insan ve hayvanların alenî olarak mimarîde, eşya, obje ve kitaplarda resmedilmesi yaygın değildir.

Kaldı ki böylesine nazik bir konudaki hassasiyete binaen bütün Müslümanlar Hz. Peygamber'in tasvirini yapmaya teşebbüs etmedikleri gibi yapılmaması gerektiği hususunda da çok titiz davranmışlardır. Onun tasvir edildiği bazı kitaplar umumiyetle saray kütüphaneleri ve sultanlar için hazırlandığından halk arasında yayılması söz konusu değildir. Zaten sayıları da sınırlıdır.

14. asırdan itibaren yazılan eserlerde Peygamber Efendimiz'in tasvirleriyle karşılaşılır. Eski devirlere ait yüz çizgilerini belirten birkaç resmin dışında umumiyetle yüz hatlarının belirtilmemesi noktasında hassas davranılır. İlk devirlere ait resimlerin bir kısmında başında nurdan bir hale veya peygamberlik simgesi olan bir bulut kümesiyle birlikte resmedilmiştir. Sonraki tasvirlerde yüzü perdelenmiştir.

Hemen bütün minyatürlerde mübarek yüzü beyaz örtüyle örtülü, başında beyaz sarığı, üzerinde yeşil uzun cübbesi ve Doğu tarzı halesiyle yer alır. Son devirlerde çizilen bir kısım resimlerde beden veya başı ele alınmadan tamamen ışınlar saçan toplu bir şekille yetinilmiştir.

Zaman içerisinde genel tarih kitaplarında ve hem dinî eserlerde, hem de hayatını anlatan siyer kitaplarında -başta Miraç hadisesi olmak üzere ayı ikiye yarması vs. gibi konuların daha iyi anlaşılması amacıyla yazılan kitapların- yazarları tarafından öğretme maksadıyla tasvir ettirilmiştir.

Bildiğimiz ilk İslamî peygamber tasvirleri 13. yüzyılda Konya'da resimlendirilmiş olup halen Topkapı Sarayı Kütüphanesinde H. 841 no ile kayıtlı Varka ve Gülşah'da mevcut. Bu kitabın son iki minyatüründen birinde (69b) Hz. Peygamber, halifeleriyle beraber tasvir edilmiştir. Hz. Peygamber diğer kişilerden farklı tasvir edilmeyip sadece figürün üzerindeki yazıdan onun olduğu anlaşılır.

Daha sonra peygamber tasvirleri 14. yüzyılda İran'da hazırlanmış üç ayrı eserde, Taberî'nin Târîhü'r-Rüsûl ve'l- Mülûk adlı eserinin Farsça resimlendirilmiş nüshasında, Birûnî'nin el-Âsâru'l- Bâkıye isimli eserinin 1307-8 tarihli yazmasında ve Raşiduddin'in 1306/7 tarihli Câmiu't-Tevârih'inde görülmektedir.

Bu eserlerde Hz. Muhammed'in kutsallığını belirten herhangi bir işaret yoktur. Sadece diğerlerinden daha büyük çizilmiştir. Tasvirlerde göze çarpan önemli unsur, Hıristiyan ikonografyasına sıkı bağlılıktır. 15. asrın sonunda Hz. Peygamber'in tasvirleri Hz. Ali, Hz. Hamza gibi Peygamber yakınlarının kahramanlıklarını anlatan kitaplarda görülmeye başlar.

Timurlular, Safevîler ve Osmanlılar zamanında resimli tarih geleneği devam ettirilir. Resimli tarihler ve farklı konular içeren birçok eserde bazı peygamberlerin hayatlarından kısımlar ve onlara ait sahneler yer alır. Bir kısmı Hz. Peygamber'in Miraç hadisesiyle alakalıdır. Baysungur Sarayı'nda hazırlanan Uygurca Miracnâme, Nizamî'nin Hamse'sindeki Miraç tasvirleri ile 16. asırda III. Mehmed'in sanatçıları tarafından minyatürlü olarak hazırlanan Siyer-i Nebî'deki tasvirler örnek olarak sayılabilir. Tasvirli siyer kitaplarının en önemlisi ve minyatürler açısından en zengini Erzurumlu Darîr'in Siyer-i Nebî adlı 14. asırda yazdığı eserin III. Murad tarafından 16. asrın sonunda yeniden minyatürlü olarak hazırlatılmış nüshasıdır. Bir belgeye göre bu eser ancak oğlu III. Mehmed devrinde tamamlanabilmiştir. Tamamlandığında emeği geçenlere ihsanlar verildiğini biliyoruz.

Öte yandan “Hilye-i Şerîfe" adı verilen hüsnühat levhaları İslam toplumlarında Hz. Peygamber'i en güzel tasvir eden tablolar olmuştur. Peygamber Efendimiz'in maddî ve manevî özelliklerini anlatan Hilye metni Hz. Ali tarafından rivayet edilmiştir. 17. asırda ilk kez Hâfız Osman'ın levha şeklinde tertip ettiği Hilyeyi hemen bütün hattatlar yazmıştır.

Başında “baş makam" denilen Besmele bulunur, onu umumiyetle daire içinde Hz. Ali'nin rivayeti takip eder. Metnin dört köşesinde Râşid Halifelerin isimleri yer alır. Makam denilen kısımda genellikle “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik" (Enbiyâ, 107) ayeti yazılır. En altta ise rivayetin geri kalan kısmı, Hz. Peygamber'e salât ü selam ve hattatın imzası bulunur.

Hilye-i Şerifeler evlerin en muteber odalarını süsler. Bir Müslüman için resimden çok daha fazla mana ifade ettiği gibi evi ve ev halkını olumsuzluklardan muhafaza ettiğine de inanılır.

 

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

İslam Haberleri