Devletlerin ve milletlerin çöküş yasaları vardır. Bu yasalara kısaca ‘sünnetullah’ diyoruz. Bu yasalarda tebdil de yoktur. Bu yasaları ihlal edenler akıbetine ve sonuçlarına katlanırlar. Reagan, İbni Haldun’un keşfettiği bu değişim yasalarından bazılarına temas etmiştir. İbni Haldun devletlerin bozulmasının mali ve siyasi yönlerine de temas etmiştir. Devletlerin ihtiyarlamasına işaret eden mali yönlerden birisi vergilerin artırılmasıdır. Vergi zulmüdür. Vergi toplayamamak devleti çökertirken çok toplamak da toplumu çökertmektir. Bu ifrat ve tefrit hali mali çöküşün en önemli göstergelerinden birisidir. Vergi zulmü veya eskilerin tabiriyle müküs sosyal mezalimin en başta gelenidir. Yüksek verginin nedeni yönetici elitin bozulması ve israf ve keyfi harcamalarla yolsuzluğun içine batmasıdır. Bu da devlet harcamalarını artırmakta ve yöneticiler de açığa kapatmak için vergi yükünü artırmaktadır. Bu da sosyal mezalime ve hoşnutsuzluğa kapı aralamakta ve devletle halk karşı karşıya getirmektedir. Bundan dolayı İbni Haldun devletlerin yükseliş çizgisini vergi adaletine ve azlığına bağlar.
Çöküş çizgisinde yürüyen bir devlet ise vergi yükünü artırarak halkı inim inim inletmekte ve belini bükmektedir. İbni Haldun, 600 yıl önce sosyolojik kanunlar ve yasalar çerçevesinde Arap Baharını da haber vermiştir. Değişimin yasalarını ve çöküşün semptomlarını ve arazlarını ifade etmiştir. Sosyolojik anlamında tabib-i hazık olan uzmanlar arazlara bakarak hastalığı teşhis edebilirler. Arap Baharı kimilerine meçhul kaldıysa, bunun nedeni vakıayı okuyamamaları veya okumak istemeyişleridir. Yoksa perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Komplocular da bu bağlamda sınıfta kalmışlardır. Komplo hiçbir zaman değişim yasalarının yerine geçmez. Komplo tetikleyici unsurlardan birisi olsa bile kesinlikle kombinasyonun tamamı değildir. Sadece cüzlerinden birisi olabilir. Büyük resmin tamamı değil sadece bir parçasıdır. Esasında değişim yasalarını tetikleyenler kendi kendilerine komplo yapmaktadırlar. Ayaklarına ateş etmektedirler. Arap liderleri Arap Baharını hazırlayarak kendi kendilerine komplo kurmuşlardır. Bu ‘mekeru ve mekerallahu vallahui hayru’l makirin/tuzak kurarlar ve Allah da tuzağı başlarına çevirir’ sırrının tecellisidir. Komplo sadece tetikleyici unsurlardan birisi olabilir. Yoksa değişim için gerekli altyapı yoksa komplolar da işlemez. Yasalar birçok amilin bileşkesi hükmündedir.
*
Şarkul Avsat gazetesinden Selman Dusuri İbni Haldun’un Arap Baharını 600 yıl önce haber verdiğini yazdı( 25 Temmuz 2011). Bu özel bir haber değil umumi bir haberdir. İbni Haldun devrimin arazlarını anlatmıştır. Bu arazlar yoğunlaştığında değişim kaçınılmazdır. Esasen İbni Haldun’un işaret ettiği bu yasalar ABD’nin çöküşü için de geçerlidir. Sözgelimi, geçenlerde Obama eski Türk liderlerini hatırlatırcasına Bush’dan enkaz devraldığını ve sakil bir mirası omuzladığını söylemiştir. El hak doğrudur. Bush yumuşak güç yerine haşin güç politikası izlemiş ve yeğlemiş bu da ABD’nin duvara toslamasına neden olmuştur. Her ne kadar ardından gelen Obama yumuşak güç politikası izlemek istediyse de tam muvaffak olamamış ve Bush politikalarının kamburundan kurtulamamıştır. İş işten geçmiştir. İbni Haldun tam da bu noktaya işaret ediyor. Haşin güçlerin halkı hoşnutsuz edeceğini ve bir gün bu gayri memnunlar zümresinin ve ordusunun iktidarların tahtını ve tacını sallayacağını ve tepetaklak edeceğini haber vermiştir. Mukaddime’sinde yumuşak gücün faydalarına ve haşin gücün zararlarına temas etmiştir.
Anlayana sivrisinek saz anlamaya davul zurna az. Yumuşak gücün faydalarını anlamamak için Bush gibi moron yani zeka katsayısının düşük olması gerekir. Aynı durum Arap Baharına maruz kalan liderler için de geçerlidir. Mübarek de zeka pırıltıları görmek mümkün değildi. Zeynelabidin Bin Ali ve Beşşar Esad için de durum farklı değildir. Yasaların olduğu yerde arazlar da vardır. Sözgelimi, Tunuslu Muhammed Buazizi kendisi yakmasaydı Suriyeli veya Mısırlı Buazizi kendisini yakacaktı. Nitekim Buazizi’den sonra Buazizi salgını Arap dünyasını kasıp kavurmuştur. İktisadi ve siyasi azgınlık veya İslami tabirle fücur olduğunda devletlerin mafsalları aşınmaya başlar. Dolayısıyla komplo üzerinden gidenler kendilerini kandıranlardır. Değişim mürekkeptir ve tek başına komplo katalizör değildir. Bunun dışında söyleyen ya avunma ihtiyacında olanlardır ya da kendini aldatarak vicdanını bastırmak isteyenlerdir. Amerikan komploları üzerinden halkların bastırılmasına seyirci kalanlar ve alkış tutanlar bilmeden kendi ahlaki zeminlerini de çürütüyorlar.