“Risale-i Nur’dan bu zamanda tezahür eden ma’nevi i’caz-ı Kur’aniyeyi zevk eden zatlar” cümlesi “Bu parça çok kıymetlidir” bahsinin sonunda geçiyor.
“Cenab- Hak kemal-i kereminden ve merhametinden ve adaletinden, iyilik içinde mu’accel bir mükafat ve fenalıklar içinde mu’accel bir mücazat dercetmiştir” başlangıç cümlesi de bu.
Sonrasında muhabbet-adavet, hırs ve israf-tevekkül ve kanaat, kibir-tevazuyu karşılaştırmalı olarak izah ediyor ve diyor “Bütün ahlak-ı hasene ve seyyie, bu mikyasa göre ölçülmeli.”
Bu nasıl olacak? Adavet muhabbete, hırs kanaate, israf iktisada, kibir tevazua vs. nasıl dönüşecek? Bunda geniş izahat hem yok hem de var!
Kitap okumak, Risaleleri tekrar tekrar okumak yeterli olur mu? Çok faydası olur; neticede; idrakle okumak ve dirayetle uygulamaya bakar!
Anladığım bu zevkle olur! “Manevi i’caz-ı Kuran’aniye zevki” ile.
Bahiste ahlak-ı hasene ve seyyieyi hayatın içinden örneklerle karşılaştırmalı olarak anlatıyor; ikisini fark edecek ve güzel ahlaka yönelecek “alicenap ruhlar” olduğunu da ifade ediyor Bediüzzaman.
“İ'caz-ı Kuran'ı zevk etmek” aklı selim, kalbi selim, zevki selim sahiplerine müyesser olsa gerek.
Hayatı içinden okuma ile güzel ahlaka yönelme dersini verdiği gibi iç derinlikli okumalarla da “kudsi zevk” veriyor Kur'an tefsiri Risale-i Nurlar.
Güzel ahlakla neticelenmiyorsa okumalar bir yerlerde eksiklik vardır; geriye dönüp noksan yanlar taranmalı!
Rehber-i Ekmel Resulü Ekrem (a.s.m) bir hadisi şerifinde “güzel ahlakı tamamlamak” için geldiğini ifade ediyor.
Konunun ehemmiyeti ve “güzel ahlakın” mühim bir sünnet olduğu hatırlatılıyor.
Kalpler ve kıtalar kitleler halinde “İslama” dahil olmuyorsa müslümanlar güzel ahlakı yeterince sergilemiyordur; gerçekliğin boy aynası başka şey söylemiyor!
Kur'an'ı ve tefsirini “zevkle” okumak ve hayatı güzel ahlakla taçlandırmak ve sünneti yaşayarak yaşatmak; bugünü ve yarınları inşa etmede temel ihtiyacımız.