İçimdeki Akay!..

Selman IRLAYICI

Ankara’nın sorunları bitmez. Bu şehirde birilerince kuşatılmış kaleler vardır. Sınır ihlalleri affedilmez. Mağdurun kim olacağı önemli değildir. Asıl olan kalelerin elden çıkmasına mani olmaktır. Her an bir yerlerde savaş (!) çıkabilir anlayacağınız.
Son savaş yeri ise “Akay Kavşağı”.

Ankara’ya geleli 10 yılı geçti. 10 yıl öncesinin Ankara trafiğini şimdikiyle kıyaslamak mümkün değil. Araç sayısı 3 kat artmış durumda. Yaklaşık 1 milyon 100 bin trafiğe kayıtlı araç var bu şehirde. Özel araçların hayli fazla oluşu, toplu taşıma araçlarının yetersiz kalışından değil. Standartlar yüksek. Özellikle Çankaya Belediyesi, yani Merkez Ankara denebilecek bölgelerde bu böyle. Hal böyle olunca trafik büyük sorun. İşin içine bir de Ankara siyaseti girerse seyreyleyin artık.

Tenis topuna dönen vatandaş, iki ateş arasında kalmış durumda. İki tane “her şeye rağmen benim dediğim” siyaseti hayatı olumsuz etkiliyor. Yapılanlar, yıkılanların yanında; yıkanlar üstte duruyor. Ankara’yı bilmeyenlere tarif edersek, Dışkapı-Ulus’tan gelen Bulvar yolunu Kavaklıdere-Çankaya tarafına bağlayan; Eskişehir istikametini yani Ümitköy-Sincan-Eryaman bölgesini şehir merkezine yönlendiren; Dikmen-İlker gibi semtlerin merkezden olmazsa olmaz geçiş kapısı olan Akay Kavşağı 31 Temmuz gecesi trafiğe kapatılacak. Mahkeme kararıyla hem de. Bu kavşağın bir diğer özelliği de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hemen önündeki ana kavşak olması ve Büyükelçiliklerin güzergahının üstünde olması. Yani varlığı şehir trafiği için hayatî bir öneme sahip.

Kapanış sebebine gelince kimse bilmiyor. Kapanacakmış; işte öyle. Zaten buralarda bir şeylerin vücuda gelmesi veya ortadan kaldırılması için herhangi bir sebebe gerek yoktur. Yaparsınız, olur. Gerekçesi nasıl olsa bulunur bir şekilde. Haa, bundan vatandaş mağdur olmuş, olmamış pek de umurunda değil kimsenin. Kaleler var ya!. Onlara bir şey olmasın yeter.

10 yıl önce, (pik saatler haricinde) kırmızı ışığın yeşile dönmesini 25 dakika beklediğim bu kavşakta, 31 Temmuz’dan sonra tahminen 1 saat bekleyebilme ihtimalim var ve oldukça da yüksek bir ihtimal. İş sandığınızdan daha vahim yani.

Bu vahim (?) durum,  daha vahim bir durumu hatıra getirdi:
Böyle hayati öneme sahip bir kavşağın “her şeye ve herkese rağmen” kapatılabilme ihtimali (ki gerçek olacak gibi görünüyor), insana içindeki “Akay Kavşağı”nı hatırlatıyor. Hayati öneme sahip Cadde-i Kübra-yı Kur’ani ile menzil-i muhkem kalelere geçiş yollarının kesiştiği; Kardeşlik Bulvarını Uhuvvet Caddesine bağlayan; Risale-i Nur yolculuklarının ilk durağı olan “İçimizdeki Akay” kavşakları ne durumda acaba?

Daha evvel öğrendiğimiz ve zaman zaman tekrar hatırlamakta zorlandığımız (ifadem yanlış olmazsa) Nûrî değerler, dünyamızda yerini aynıyla koruyabiliyor mu? Küçük bir şehir hükmündeki bedenimizin bu manevi Akaylar’ı, trafiğe açık mı? Hayırlı gidiş ve gelişlere yol olsun diye yapılmış olan bu kavşak için gereken tedbirleri alabiliyor muyuz?.. Devamını sizler getirebilirsiniz…

Güzel günlerin habercisi olan sıkıntıların sona ereceği günleri beklerken, İçinizdeki Akay Kavşağı hep açık olsun ümit ve niyazıyla.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.