Çocuktum.
Diyarbakır'da babam iki katlı bahçeli ev yaptırıyordu.
İşlerin en yoğun zamanında, iktidara gelen CHP ilk iş olarak illerdeki demokratları ücra ve pasif noktalara sürgün ediyordu.
Bu zulüm fırtınasından babam da nasibini aldı. Onu da, ücra bir istasyona sürgüne gönderdiler. Lojman hakkımız orası için geçerliydi. Bu nedenle de, oturmakta olduğumuz lojmandan çıkmamız gerekiyordu.
Babam suyu, elektiriği, bakkalı dahi olmayan, o köy istasyonuna bizi götürmek istemedi. Annemle geçici bir hâl çaresi bulup, henüz tamamlanmamış evimize taşınma kararı aldılar.
Daha pencereleri bile takılmamış eve, apar topar taşındık.
Gencecik güzel bir anne ve iki kız çocuğuyla henüz penceresi, kapısı olmayan bu evde bir-iki hafta yaşamak zorundaydı.
Babamız yeni iş yerinden ancak hafta sonları gelebiliyor, inşaat ile ilgilenebiliyordu.
Düz ayak o evde, bu şekilde günlerce yaşadık. Komşulara, mahalleye yabancı idik. Buna rağmen annem, kolunda bilezikleri ile, kızlarıyla huzur ve güvenle o evde yaşadı. İslami bir yaşantımız yoktu. Komşularımızın da...
Çocukluk anılarımda müstesna yer tutan o günlerde komşularımızın yaklaşımları, ilgisi, desteği halâ hafızamdadır.
Şimdi düşünüyorum...
Bu nasıl bir güvendi? Toplum ahlakıydı? Komşuluk anlayışıydı? Empati tutumuydu?
Nereden nereye geldik?
Hangi ara bu kadar tefessüh ettik?
Hangi ara değerlerimizi yitirdik?
Kim...Kimler ahlakımızı dinamitledi?
Güveni, huzuru, komşuluğumuzu kimler, nasıl, neden çaldı?
Çelik kapılar, güvenlikli sitelerde yalnız, güvensiz, bir o kadar da şüpheci yaşamaya niye layık olduk?
Covit mi?
Boşverin...
Dışı kalabalık, içi yalnızlaşan insanlara bir ders olsa bari.
İçimizi boşalttılar.
Vicdanı, ahlakı, merhameti, iyiliği, dürüstlüğü, tok gönüllülüğü, edebi, yardımseverliği; içimizden, gönlümüzden, manevi bedenimizden kanata kanata, acıta açıta çekip aldılar.
Başkasının cebindekini, kendi kesemize nasıl aktarırız iştahıyla, bin tevil ve izahla fahiş ve haksız kazanc arzusuyla doldurdular içimizi.
Çok katlı binalarda, tek başımıza, yapayalnız bıraktılar.
Bize şah damarımızdan daha yakın Allah'a olan inancımızı sönükleştirdiler. Cılız bir alev haline getirdiler.
Covit mi?
Az bile bize????