Müslümanlığın temeli Tevhid, Tevhid akidesinin yeryüzündeki ilk ve en büyük abidesi, Mekkedeki Kâbe.
Kâbe tüm Müslümanların günde beş vakit yöneldikleri en kutsal mekân.
Beytullah, yani Allahın Evi. İlk mabed.
Bu yüzden Mekke insanlık tarihi boyunca hep var olageldi. Geçmişten günümüze insanların uğrak yerlerinden birisi oldu.
Ancak en kutsal mabed Kâbe, yaklaşık 1378 sene öncesine kadar putlarla doluydu ve putperestliğin merkezi haline getirilmişti. Üstelik İslam güneşi doğalı 20 yıl olmuştu. Her şeyin bir vakti vardı. Hem Mekkenin, hem Kâbenin şirkten, bu sapkınlıktan kurtulma vakti yaklaştıkça yaklaşmıştı.
Hicretin 8. yılı, Ramazanın 10. Pazartesi günü, Miladi 1 Ocak 630 tarihinde 10 bin kişilik İslam ordusu, Resulüllahın (a.s.m.) önderliğinde yola çıktı. (1) Yolda katılan birliklerle, ordunun sayısı 12 bine yükseldi. (2)
Mekkeye bir konak (yaklaşık 16 km.) mesafede Merruz-zahrân denilen yerde karargâh kuruldu. Rasûlüllah (a.s.m.), ortalık kararınca burada ordu mevcudunun sayısınca ateş yakılmasını emretti. Böylece, ordunun haşmetini Kureyşe göstermek istiyordu.
Rasulüllah (s.a.s.), Mekkeye girmeden önce, Zî Tuvâ denilen yerde durdu. Ordusunu dört kısma ayırıp her birinin gireceği yerleri tayin etti. Sakın savaşa girmeyin, saldırıya uğrayıp mecbur kalmadıkça kan dökmeyin... diye tenbihte bulundu.
Ve Resulüllah (a.s.m.) 8 yıl önce hicret ederek ayrıldığı Mekkeyi, ardındaki muazzam İslam ordusuyla Ramazanın 20sinde (M. 11 Ocak 630) savaşsız ve kansız bir şekilde fethetti.
Fethedilen sadece Mekke değildi. Kâbe bu fetihle dışındaki ve içindeki yüzlerce puttan bizzat Allahın Resulünün eliyle kurtuldu. Zira Kâbenin etrafında 360 put vardı. Bunların en büyüğü olan Hubel, Kâbenin üstüne konulmuştu. Diğerleri Kâbenin etrafına ve içine yerleştirilmişlerdi. Rasulüllah (a.s.m.) her putu elindeki değneğiyle devirirken Hak geldi, batıl yok oldu, esasen batıl yok olmağa mahkûmdur, (3) Hak geldi, artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir (4) mealindeki âyet-i kerimeleri okuyordu.
Mekkenin fethiyle gerçekleşen bir başka fetih daha vardı. Resulüllah 20 yıl boyunca kendisine, Müslümanlara ve İslama karşı saldıran azılı düşmanlarına kadar herkesin kalbini fethetmişti. Onları affetmiş, serbest bırakmıştı.
Mekkeyi Mekke yapan, dünyanın ve hattâ âlemlerin kalbi yapan sır işte bunlardı.
Maddî ve manevî fetihlere bir anahtar olmasıydı.
İnsanı insan yapan ise kalbi. Yani, tıpkı Kâbe gibi Allahın evi olma istidadına sahip olan kalbi.
İşe kalbimizi fethetmekle başlamaya ne dersiniz?
Bunun için yeni bir yılın da başlangıcı olan 1 Ocakla 11 Ocak arasını değerlendirme gibi bir niyetimiz ve gayretimiz olabilir. Bu yöndeki azmimizi ve gayretimizi perçinleyebilmek için Mekkenin fethini öncesi ve sonrasıyla kaynaklardan araştırıp, okuyup kendimize bol bol ders çıkarabiliriz.
Dipnotlar:
1-Buhârî, 5/90; Tecrid Tercemesi, 10/235 (Hadis No: 1622); Târih-i Din-i İslâm 3/418
2-Tecrid Tercemesi, 10/235; Kısas-ı Enbiyâ, 1/410
3-İsrâ Suresi, 81
4-Sebe Suresi, 49