İstanbul'da vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği Sultanahmet Camisi'nde, sosyal mesafe kurallarına uyularak ve kişisel seccadelerle cuma namazı kılındı.
Sultanahmet Camisi'nde cuma namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, cuma hutbesini de okudu.
"İslam medeniyetinin en büyük merkezlerinden birisi olan İstanbul'dan ve bu ulu mabet Sultanahmet Camisi'nden insanlığa selam olsun. Cumanız mübarek olsun." diyerek sözlerine başlayan Erbaş, İslam medeniyetinde hayatın merkezinde cami ve mescitlerin olduğunu dile getirdi.
Camilerin, Müslümanların inanç dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkilere kadar, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin buluştuğu mekanlar olduğunu aktaran Erbaş, şöyle devam etti:
"Peygamber Efendimizin Medine-i Münevvere'ye hicretiyle birlikte yaptığı ilk işlerden biri de Mescid-i Nebi'nin inşası olmuştur. Mescid-i Nebi, maddi ve manevi ihtiyaçların karşılandığı, kimsesizlerin himaye edildiği, bireysel ve sosyal düzlemde her türlü meseleyle ilgili istişarelerin yapıldığı bir merkez olarak görev ifa etmiştir. Aynı zamanda edep, adap, ilim ve irfanın aşılandığı bir mektep olarak hizmet vermiştir. Dolayısıyla camiler ve mescitler, İslam beldelerinin kimliğidir. Birliğin, dirliğin ve sevginin sembolüdür. Minberi ve kürsüsüyle, üstün ahlak nizamının öğretildiği; ilim ve ahlak, marifet ve hikmet derslerinin verildiği ilim merkezleridir."
"Camilerimiz, tüm insanlık adına adalet ve merhametin nişanesidir"
"Bizler, camilerin değerleriyle kurulan bir medeniyetin varisleriyiz." diyen Erbaş, bazı camilerin bir mabetten daha çok şey ifade ettiklerini, sadece ibadetler değil, tarih, edebiyat, örf ve adetlerin de camilerle iç içe olduğunu söyledi.
Erbaş, camilerin, bugün de millet ve ümmet olarak beraberce sahiplenilen en güçlü ortak zemin olduğuna dikkati çekerek, "Camilerimiz, İstiklal Mücadelesi yıllarından 15 Temmuz’a zor zamanlarımızda ortak hareket noktamız olmuştur. Ortak heyecanımızın ve ortak idealimizin ifadesidir camilerimiz. Camilerimiz sadece müminler için değil, tüm insanlık adına huzur ve barışın ifadesi, adalet ve merhametin nişanesidir." ifadelerini kullandı.
Hutbenin başında okuduğu ayetin Türkçe tercümesini yapan Erbaş, şunları aktardı:
"Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; 'Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.' Bu ayet-i kerime, aynı zamanda bizlere, camilerimizin temsil ettiği manayı, tevhid, kulluk, özgürlük, kardeşlik gibi değerleri koruma, yaşama ve yaşatma sorumluluğunu da yüklemektedir. Dolayısıyla camileri imar etmek, onların insanlık için ifade ettiği mesajı canlı tutmaktır. Onları ibadetin neşesi, tilavetin sadası ile buluşturmaktır. Mabetleri imar etmek, minberlerinden, kürsülerinden, mihraplarından Hakkın sesini aleme ilan etmektir. Kur'an ve sünnetin öğretildiği cami dersleriyle zihinleri inşa ve gönülleri ihya etmektir."
"İçinde ibadet edilmeyen, cemaati olmayan camiler gariptir"
"Biliyoruz ki içinde ibadet edilmeyen, cemaati olmayan camiler gariptir." diyen Erbaş, "Camileri garip kalan Müslüman bir toplum, hayat neşesini de kaybeder. Mabetleri mahzun bir milletin, gönülleri mesrur olamaz. Camileri garip ve mahzun bırakmamanın yolu ise içinde ibadet etmektir. Ezan-ı Muhammedi'nin ardından onun huzur veren atmosferinde buluşmaktır. Bu sebeple bir caminin kapılarının ibadete kapalı olması, Müslümanların yüreklerini dağlayan en büyük ıstıraptır. Bir caminin amacı dışında kullanılması, temiz vicdanları yaralayan açık bir haksızlıktır." diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, yeryüzünün krizler ve bunalımlarla kuşatıldığı bugünde, müminlere düşen en önemli görevlerden birinin de mabetlerden insanlığa gönül kapıları açmak, camileri hayatla ve insanlığı merhametle buluşturmak, tüm yeryüzünü güzel ahlak ile tanıştırmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Yüce Rabbimiz bu ulvi gayenin peşinde olanları muvaffak eylesin. Gayretlerini makbul, zorluklarını kolay kılsın. Milli şairimiz öyle bir dörtlük koymuş ki İstiklal Marşı'na, her okuduğumuzda 'Amin.' diyoruz ve camilerimizin, minarelerimizin değerini bir kez daha anlamış oluyoruz. 'Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli/ Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli/ Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli /Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."
Bu arada, yağış nedeniyle avlusunda namaz kılınamayan caminin çıkışında, güvenlik görevlilerince vatandaşlara "sosyal mesafeyi korumaları" yönünde uyarılar yapıldı.
AA