RİSALEHABER
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Bediüzzaman Said Nursi'nin talebesi Mehmet Fırıncı ağabeyin cenazesine katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef aldı.
Terkoğlu, geçmişte Mustafa Sungur ağabeyin cenazesine de katıldığını hatırlattığı Süleyman Soylu'nun "Nurcu tedrisattan geçtiğini" iddia etti. Soylu ise Terkoğlu'na tek tek cevap verdi.
Terkoğlu'nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
"Yarı resmi devlet töreniyle Eyüp Sultan Haziresi’ne gömülen Nurcu Mehmet Fırıncı’nın hikâyesini yazmıştım. Cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı kıldırırken, en önde İçişleri Bakanı vardı. Pek takip etmedik. Cenazenin ardından Fırıncı için Rüstempaşa Medresesi’nde bir taziye programı düzenlendi. Konuşmacı Soylu idi. Belli ki sarsılmıştı. Gözyaşları içindeydi. “Çocukluğumuzda da Fırıncı Ağabeyimizdi, bu yaşımıza geldik yine Fırıncı Ağabeyimiz” diye başladı konuşmasına.
Son olarak “Arif Abi” dediği ismin kızının nikâhında karşılaştıklarını, birlikte şahitlik yaptıklarını anlatıyordu. Kendisine konuşma hakkı verildiğinde önceliği Saidi Nursi’nin talebesi Fırıncı’ya verdiğini söylüyordu. “İsmini duyduğumuzda dahi rahatladığımız abimizdi” sözleriyle Mehmet Fırıncı’ya bağlılığını vurguluyordu.
Kendisinin de ifade ettiği gibi Soylu, Nurcu ağabeylerin tedrisatından geçerek bu günlere gelmişti. Nurcuların yıllarca vazgeçmediği, hatta Yeni Asya kolunun halen desteklemeye devam ettiği Demokrat Parti’de genel başkanlığa yükselmişti.
Nurculuk onun düşünce hayatında belirleyiciydi. Sadece Fırıncı değil, Saidi Nursi’nin bir başka öğrencisi Mustafa Sungur’un cenazesini kaldırırken de “Çocukluğumuzdan beri takip ettiğimiz edep timsali bir şahsiyetti” demiş, “Türkiye bir ağabeyini kaybetti” sözleriyle kendisindeki yerini açığa vurmuştu. Soylu’yu zaman zaman Norşin medreselerinde diz çökerken görmemiz tesadüf değil. Cemaatlere sahip çıkan açıklamasından sonra Said Yüce gibi Nurcu liderlerin ona ilk teşekkür edenler olması da.
Süleyman Soylu'nun cevabı
Bir söz söylemiş isek sebebi var. Çünkü onu hak etmek de önemli...
1- Çocukluğumdaki dini eğitimimi herkes bilir ki, rahmetli dedem Hacı Alaybey Soylu’dan aldım.. O beni, hayat alanında da eğitti..
2- Çocukluğum, gençliğim, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin binalarında, koridorlarında geçti... Bahsettiğin gruplar ve gençleri, özellikle 1980 darbesinden sonra partiyi hiç yalnız bırakmadılar, bunu herkes bilir. Bahsettiğin memleketsever, vatansever, mümtaz şahsiyetlerin hepsini parti koridorlarında, o arkadaşlarımızdan öğrendik. Bunu da herkes bilir...
3-Bu şahsiyetlere vefamız, rahmetli Menderes’ten Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a kadar, Millet yolculuğuna, vatan sevdasına ve Müslümanlığa hizmetkârlıklarına, siyasetten ve devletten hiçbir şey istemeden samimiyetle bağlılıklarınadır.
Ve 17-25 Aralık, 15 Temmuz sonrası hiçbir fitneye, ayrılığa, her türlü tehdide rağmen prim vermediler, fırsat tanımadılar. Devlete, Millete tüm birikim ve müktesebatları ile sahip çıktılar. FETÖ'ye meydan okudular...
4-Arif Önemli, 1980 darbesinden sonra yıllarca 1993'e kadar, Doğru Yol Partisi'nin Zeytinburnu İlçe Başkanlığı'nı yaptı. 1999'da benim il başkanlığımda, İl Disiplin Kurulu başkanı idi. Bunu da herkes bilir.
Lakabını yakıştırdığım kişi... Kavanozda yetişmedim. Amerika'dan bir günde talimatla gelmedim. Veya büyükelçiliklerin emzirdiği adam da değilim. Vefayı severim. Hem semtini,
Hem asaletini, hem manasını...
Son olarak, herhangi bir inanç grubunun eğitimini almadım. Alsam da söylerdim. Bunu da herkes bilir... Ancak geçmişte çok okuduğumu, kitaplar devirdiğimi de herkes bilir.
Müslümanlık senin, ideolojini aldığın kirli mahfillerde öğrenilmez. Allah öğrenmek isteyene muhakkak fırsat verir...
Yazık ki çocuk!
Öğrenecek çok yolun var.
Fakat işin başında fitneye düşmüşsün.
Kötü yola düşmüşsün
Allah kurtarsın...