İslâm modern dünyanın yeni yeni kavramaya çalıştığı insan hakları konusunda en köklü, en esaslı, en ideal prensip ve esasları getirmiştir. İnsanların akıl, ruh, kalp ve vicdanlarına hitap ederek gerçekleştirmeye çalışır bu esasları İslâm. İnananlar severek, isteyerek, gönül rızasıyla bunlara uyar, herkes hak ve hukukuna razı olur; kimse kimsenin canına, malına göz dikmez.
İstisnaları yok mudur bunun? Vardır elbette. Bu da âleme ibret olsun diye neticelenir ki insanlar böyle bir yanlışlığa girmesinler.
İşte bu ibretli olaylardan biri: Medine’de cereyan ediyor. Evs’in kızı Erva Aşere-i Mübeşşereden Said bin Zeyd’i arazisinden bir parça alıp kendi arazisine kattığı iddiasıyla Medine valisi Mervan bin Hakem’e şikâyet ediyor.
Korkunç bir suçlamaydı bu. Hele hele daha hayatındayken Cennetle müjdelenmiş bir Sahabî için. Arazilerin sınır işaretlerini değiştiren kimseye lânet okuyan (1) Allah Resûlü (a.s.m.) “Kim, hakkı olmayan bir toprak parçasını alırsa Kıyamet günü yedi kat yerin dibine geçirilir” (2) buyurmuştu.
Bu hakikatleri çok iyi bilen Hz. Said, “Ben” dedi, “bu hususta Hz. Peygamberi dinledikten sonra hiç onun hakkını üzerime geçirir miyim?”
Mervan, “Resûl-i Ekremden (a.s.m.) ne işittiniz?” diye sordu.
“Ben Resul-i Ekremden (a.s.m.) şunu işittim. Buyurdular ki: ‘Kim haksız yere başkasının bir karış arazisine tecavüz ederse o arazi yedi kat altıyla birlikte o kimsenin boynuna halka hâlinde geçirilir.’
Bu ifade üzerine Mervan, “Artık bundan sonra senden kesin bir delil istemeyeceğim” deyince bu ağır itham karşısında çaresiz kalan Said bin Zeyd ellerini Rabbine kaldırmaktan başka birşey yapmadı. Şöyle bedduâ etti: “Allah’ım, eğer bu kadın yalancı ise gözünü kör et ve onu kendi arazisinde öldür.”
Hadisi rivayet eden Urve bin Zübeyr der ki: “O kadının ölmeden önce gözü kör oldu. Tarlasında yürürken de bir çukura düşüp öldü.” (3)
Mazlûmun dostu Allah’tır. Duâsı Arşa kadar yükselmişti. Allah ile arasında hiçbir perde kalmamıştı. Cennetlik Sahabîye yapılan bu haksız iftira kadının başına bu gaileyi açmış, Hz. Said’in bedduâsı kabul olmuş, kadının sonunu hazırlamıştı.
Gel sen kul hakkı çiğne; masum insanların can, mal, hukukuna haksız yere zulmet, iftira at! Masum ve mazlûmun dost ve yardımcısının Allah olduğu nasıl unutulur?
Dipnotlar:
1. Şerhu’n-Nevevi: 13:141 (Müslim’den). 2. Fethu’l-Bari: 5:103 (Buharî’den). 3. Riyazü’s-Salihin, 3:95 (Hadis no: 1535; Buhari ve Müslim’den).
Yeni Asya