Risale Haber'in ihlas kampanyası, İhlas Risalesini düzenli olarak en az 15 günde bir okunmasının sırrını merak etmeye sevk etti.
Bilindiği gibi ihlas risalesinin girişinde yer alan;
Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kurâniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde ; En mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarik-i hakikat, en makbul bir dua-yı mânevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet, ihlâstır paragrafı, konunun özeti ve sonuçtaki kazanımın ifadesidir. İhlas Risalesinin münhasıran 15 günde bir tekrarının sırrı üzerinde yine Risale-i Nurun diğer bölümlerinde geçen ifadelerden bir izah çıkarmaya çalışmaktır.
Düşüncelerin davranışlara, davranışların düşüncelere tesiri
Eskiler hayatın içinde bu sırrın izahını bir kelam-ı kibar olarak yapmışlar. Dervişin fikri ne ise zikri odur diye. Fikrin tereddütsüz kabul derecesine itikat denilebilir. İtikat derecesindeki bir fikir hem bilinç hem bilinçaltının yapısını oluşturur. Bilinç altında yer alan, fikir, düşünce, kanaat, ve benzeri kabuller otomatik davranışlar olan reflekslerin de kaynağını teşkil eder.
Refleks seviyesine gelen davranışlar, muhakemeden, sorgulama aşamasına varmadan beynin otomatik pilot bölgesinden bedene gönderiler uyarılar sonucu gerçekleşir.
Bir hareketin ilk defa yapılmasında akıl, zihin, muhakeme, değerlendirme, kabullenme, inanma, tereddütsüz, emin olma ve sonrası harekete geçme süreci vardır. Bu hareketin doğru bir kararın, tercihin, cüzi iradenin sonucu bir sefer yapılması alışkanlık haline gelmesi için yeterli değildir.
Her bir davranışın başlangıcı, süreci ve sonucu beyinde bir çok biyolojik ve kimyasal reaksiyonları başlatmaktadır. Beyin hücreleri(nöronlar) arası snaptik elektro-kimyasal bağlantılar olmaktadır. Her bağlantı örümcek ağının bir iplikçiği ise tekrar sayısınca bu kuvvetli bir ip, hatta halat kuvvetine eriştiğini temsil olarak anlayabiliriz.
Alışkanlıklar başlangıçta örümcek ağı, daha sonra kablolaşırlar sözü bu gerçeği ifade etmektedir.
Keza ibadetin hayatımızda refleks halinde bir yaşama biçimi haline gelmesi yine tekrara bağlıdır. Bu husus, Risale-i Nurun İşaratül İcaz eserinde şöyle izah edilmektedir:
"Cenab-ı Hakk'ın emirlerine ve nehiylerine itaat ve inkıyadı te'sis ve temin etmek için, Sâni'in azametini zihinlerde tesbit etmeye ihtiyaç vardır. Bu tesbit de ancak akaid ile, yani ahkâm-ı îmaniyenin tecellisiyle olur. Îmanî hükümlerin takviye ve inkişaf ettirilmesi, ancak tekrar ile teceddüd eden ibadetle olur."
Buradan da anlaşılacağı gibi doğru davranışların refleks dercesinde yaşama biçimi haline gelmesi için sürekli tekrar edilmesi gerekiyor. Eğer ihlasın kazandıracağı yaşama biçimine ihityaç varsa mutlaka ihlas dersi ve telkinine kesintisiz ihtiyaç vardır.
Doğru davranışların hayatın işleyişinde tekrar önemli olduğu gibi; yanlış davranışlardan ve günahların tekrarı yaşama biçimi haline gelmesi tehlikesi vardır.
Bir davranışın sonunda eğer bir haz, lezzet varsa o davranışın tekrar edilme ihtimali çok yüksektir.
Genelde yanlış davranışlarda nefis kısa sürede ve hazırda bir haz almaktadır. O haz yanlış davranışın daha sonra tekrar edilmesi, hatta refleks haline gelip insan hayatını mahvetmesi tehlikesi vardır.
İbadet ve doğru davranışlar da belirli bir tekrardan sonra o fiilin işlenmesi kolaylaştığı için zevk alınması belirli bir tekrarı gerektirir. İbadetten alınan manevi ve ruhani lezzet de doğru davranış olan ibadetlerin alışkanlık haline gelmesi mümkün olabilmektedir.
Yoksa, " .günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor." (Lemalar, 2. Lema) sırrınca iki hayatın da mahvolma tehlikesi vardır
İşte İhlas Risalesinin 15 günde bir okunması gereğinin, hem biyolojik, hem psikolojik, ilmi ve dini gerekçeleri ..
Sonuç olarak düşünceler davranışları, davranışlar da düşünceleri direkt olarak etkilemektedir.
Düşünceler belirli bir yoğunluk dercesine ulaşmadan davranışa geçmez. Düşünceye yoğunluk kazandıran da duygulardır.
Duyguların kaynağı davranışlar olduğu gibi davranışların da kaynağı duygulardır. Bu gerçek akıl ve kalbin imtizacı olarak ifade edilmektedir.
İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." (Lemalar, 20.Lema)
Evet akıl ne ile meşgul olursa kalp onda fani olur. Veya beden ne ile iştigal ederse akıl da bir süre sonra davrandığı gibi düşünmeye başlar.
İhlas konusunu düşünce boyutunda okumak, davranış boyutunda ise yaşamak ve akıl, zihin, akıl, kalp ve duyguların gündemini güncellemek için 15 günde bir okumak şarttır vesselam