Adıyaman, Güneydoğu’nun maneviyat ve medeniyet şehri… İnsanı ve tarihi dokusuyla büyük bir uygarlığın miheng taşı olan Adıyaman, Mezopotamya ve Anadolu’nun geçiş noktasında yer alıyor. Adeta Şark ile Garp arasında bir köprü şehir, İslam tarihine de hep konu olan Fırat’ın da gözbebeği diyarlar, barış ve kardeşlik mozaiği…
Türkiye’de kabri Ebu Eyyup El-Ensari’den sonra kesin olarak bilinen Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam’ın (SAV); “O’nun hakkında hayrdan başka bir şey bilmiyorum” dediği sahabe-i kiramdan Safvan Bin Muaddal (R.A) bu topraklarda şehid oluyor ve kabri ziyaretgâh oluyor. Onun manevi kuşatması altında yer alan bu topraklar adeta ihlâs ve samimiyetin beşiği konumunda…
Bunla birlikte Türkiye’de ehl-i tarikin en büyük kolu olan Menzil (Durak) köyü ise Adıyaman’da yer alıyor. İhlâs abidesi Merhum Seyyid Muhammed Raşid Erol Hazretlerinin tasarrufu altında Menzil’e yılda on binlerce ziyaretçi akın akın geliyor ve büyük hizmetler ediliyor elhamduilillah.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Merhum Mahmut Allahverdi, Hacı İbrahim Altuntaş, Dursun Kutlu, Hacı Mehmet Doğan gibi ağabeyler ve Nur Talebeleri de yıllarca Adıyaman’da Risale-i Nur dairesinde ihlâsene hizmet etmişler, hizmet ediyorlar ve inşallah hizmet etmeye devam edecekler.
İşte cemaat ve tarikatların böyle manevi bir zeminde yoğunlaştığı Adıyaman’da, Adıyaman Valiliği, Adıyaman Belediyesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından “Din Hizmetleri ve İhlâs” sempozyumu tertiplendi. Sempozyuma otuzdan fazla ilim insanı katıldı ve üç gün boyunca ihlâsın önemine vurgu yapıldı. Din hizmetlerindeki eksik kalınan noktalar ve daha birçok konuda teşhisler ve reçeteler sunuldu. Böyle çok önemli bir konuda ve tarihinde ilk kez ev sahipliği yapan Adıyaman’ı ve halkını tebrik ediyorum. Sayın valimize ve belediye başkanımıza da hususen teşekkür ediyorum.
Evet, Üstad Hazretlerinin de dediği gibi diyoruz: “Cenab-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır.” İhlâs’ın ehemmiyetine binaen en az on beş günde bir okunmalı diyor Üstad. Bütün eserlerinde ihlâsın önemine vurgu yapıyor ve hem dar dairede, hem de geniş dairede ihlâsı kazanmak için ihlâs risalelerini telif ediyor. Bunla beraber ihlâsı kıracak ve bozacak manilere karşı da talebelerini birçok konuda ikaz ediyor.
Sempozyumda en çok etkilendiğim cümle ise Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yaşar Hoca’nın; “İhlâs’a sadece samimiyet demek noksanlıktır, eksikliktir” demesi oldu. Hakikaten ihlâsa sadece samimiyet demek ‘hamd’ mefhumunu şükür kelimesiyle daraltmak gibidir. İhlâs başkadır, samimiyetin ötesidir, hakiki kulluğun sikkesidir.
Sempozyuma Adıyaman’da faaliyet gösteren bütün cemaat temsilcileri katıldı. Bir bakıma cemaatlerin genel bir toplantısı oldu. Uhuvvet atmosferinin hakim olduğu üç günlük programda din hizmetlerinde karşılaşılan problemler ve çözüm önerileri masaya yatırıldı.
İşte böyle ehemmiyetli bir konunun Adıyaman gibi cemaat ve tarikat merkezi bir şehirde yapılması daha da mana kattı. İhlâslı Adıyaman’a ihlâslı sempozyumu layık görenleri ruh-u canımla tebrik ediyorum. Ha, bu arada bir müjdeyi daha vereyim: Adıyaman’da gelecek sene ise; “Tasavvuf ve tefekkür” konulu sempozyum düzenlenecek. Bu bizzat organizasyon ekibince deklare edildi. Şimdiden heyecanla bekliyorum.
Son zamanlarda ise büyük gayretlerle hizmet eden Risale Akademi’ye ve Risale Akademi'de görev alan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Türkiye’de hem kabiliyetleri keşfedilmeyi bekleyen birçok akademisyene önayak oluyorlar, hem Risale-i Nur dairesinin entelektüel manada çıtasını genişletiyorlar, hem ictimai ve toplumsal meselelere çözüm ve reçeteler sunarak kudsi bir hizmet ediyorlar hem, hem, hem…
Cenab-ı Erhamürrahimin’den bütün esma-i hüsnasını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tamme muvaffak eylesin. Âmin.