Ben kimim ki;
Güç onda.
Bana güç vermek...
O'na hiç güç değil.
Ağlasam;
Siler gözyaşlarımı.
Ne istesem verir;
Her güç O'na eğilir.
Bir gönül var bende;
Leylaları sevsem... O üzülür.
Zaten çekip giden aşklardan da...
Ruhum da bedenim de ezilir.
Mesela, üzülmem ayrılıklara.
Sonbaharmış, kışmış; her şey uyuşmuş;
O çağırır beni sonsuz bahara.
Adımı sorma;
İstersen birini söylerim!
Rüzgârlar savurur beni,
Çöller kavurur;
Yolcuyum!
Hiçbir şeyim yok benim.
Ne bir yıldızım ne güneşim...
Boyuna topladığım zarar;
Ah, neydi benim işim!
Bir de unutmak, unutmak isterim.
Dünyanın gürültüsünü duymadan yaşamak.
Bütün yolları tutmuşlar;
Ben bir yol tutmak isterim.
Atıp omzumdan yükleri;
Bir dağa bir mağaraya...
Dekyanus'un adamları ve putlar!
Hâlâ her köşe başında haydutlar...
Sularım şeffaf değil artık.
Ekmeklerim toprak kokmuyor.
Dağlar gibi apartmanlar;
Yollar sılaya çıkmıyor.
Ashab-ı kehf var mı aranızda;
Fırıncıda parası geçmeyen!
"Ashab-ı keyif"iz; cebimizde kartlar...
Borç kokuyor, minnet kokuyor suratlar.
Ala sata bir olduk; dağı taşı, neleri...
Evler, apartmanlar, dükkanlar...
"Adam başı" hastalıklar...
Muhteşem hastaneler...
Ve unutulan yaşamak!
Ve borç; aldığımız sattığımız!
Artık asalım afişlerimizi:
"İhtiyaçtan satılık dünya!"
Ne geçti elimize; bıktık bıkacağımız kadar.
Hadden, haddeden geçtik; çıktık çıkacağımız kadar.
Taş mı kaldı taş üstünde; yıktık yıkacağımız kadar.
Harç bitti; yapı paydos! Sırada ne var!