İki nurcu arasındaki bir tartışma!

Geçtiğimiz hafta 37. vefat yıldönümü olan Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Ahmet Feyzi Kul ile efsane avukat Bekir Berk arasındaki müzakere bugünlere örnek olacak nitelikteydi.

Risale Haber-Haber Merkezi

Geçtiğimiz hafta 37. vefat yıldönümü olan Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Ahmet Feyzi Kul ile efsane avukat Bekir Berk arasındaki müzakere bugünlere örnek olacak nitelikteydi.

Yazarımız Hüseyin Kara, ikili arasında geçen konuşmayı yazdı:

Üstad’ın ölümünden sonra Risale-i Nur bağlıları arasında az da olsa küçük fikir ayrılıkları yaşanmıştı. Gerek içtimai ve gerekse siyasi meselelerde farklı fikirler ileri sürenler olmuştu. Ahmet Feyzi Kul da bu rüzgârların etkisi altında kalmış olabilirdi. Özellikle 12 Mart muhtırası günlerinde, siyasetle hizmet etmenin gündemde olduğu bir zamanda, bir dostun ticarethanesinde, o zamanın Risale-i Nur avukatı Av. Bekir Berk’le karşılaşırlar. Sohbet o günün gündemine yoğunlaşır. Bu sohbet esnasında Av. Bekir Berk, özetle şunları söyler:

“Bediüzzaman’ın ve ona bağlılarının siyasi iktidara yönelen bir gaye ve amaçları yoktur. Onların amacı bu milletin imanına, ebedî saadetine, cehennem hapsinden kurtulmasına yardımcı olmak için hizmet etmektir. Bediüzzaman’a göre bu toplumun bugünkü buhranı iman buhranıdır. Bu buhrandan kurtuluş ancak iman ve Kur’an hakikatlerine sarılmakla olacaktır… İman, ihlas, tevazu, takva, cihad ve siyaset de dahil her sahanın en yükseğinde olan bir zatın, eğer siyasete girme arzusu olsaydı, bunu yapmaz mıydı?...”

Av. Bekir Berk’in bu çerçevede koyulaşan konuşmasının belki de en hararetli yerinde “Bir dakika Bekir bey!” diye hitap eder Ahmet Feyzi Kul.

İşte burada ne denli gururdan uzak tevazu insanı olduğunu gösterir gazi ve kahraman Ahmet Feyzi Kul: “Evet bir dakika, bir dakika! Bütün işlediği hataları kabul ve itiraf ederek, bu hatalardan dönen bir kardeşiniz var. Acaba bu günahkârı tekrar kardeşliğe kabul eder misiniz?”

Elbette ortalığı bir sessizlik kaplar. Sessizliği bozan yine Av Bekir Berk olmuş; “Ben hayatımda kendisine yönelen tarizler karşısında bu şekilde mukabele eden büyük ruhlu, olgun ve faziletli bir kimse görmedim. Böyle bir kişiliğin ancak eli öpülür” diyerek, ayağa kalkar ve bu büyük insanın elini öpmek ister.

Ahmet Feyzi Kul buna izin vermez ama onu bağrına basar ve kucaklaşırlar.

Yazının tamamı için TIKLAYINIZ

Özel Haberleri