Büyük inkılap zamanlarının ikinci nesli sorunlu nesildir.
Ara bir nesildir; ne kaynağındadır suyun ne de neticesine vakıftır.
Sadece mücadele neslidir.
Israr ve inat neslidir. Çatışmacıdır.
Kaybetmeye açmıştır gözlerini, kazanmayı unutmuştur.
Netice almayı bilmez, neticeye ulaşsa da ulaştığını bilmez.
Kendine yer açamamıştır, zira yol üstünde, savaş meydanlarında doğmuştur; ayağı basan bir yaşama uyum sağlayamaz.
Bunun için biraz da yakın çevre merkezlidir, açılmaktan korkar.
Tehdit algısı yüksektir.
Yeni cepheler açmakta mahirdir.
Rahatlık sorunu yaşar, mesafe kurmakta zorlanır.
Biz ve ötekiler çok açıkça her tavrına yansır.
Fikir üzerinde durmayı çok denemez.
Sloganlarını kaybetmek istemez.
En değerli varlığı anılarıdır; onlarla yaşar, zorda kalınca kendini onlarla savunur.
Büyük bir mücahit iken düşüncede güdük kalmıştır.
Yeniden korkar.
Her yeni yorum bir bıçak gibidir, onu her an kesebilir.
O kadar esarete atılmıştır ki artık serbestsin dediklerinde hala hareketsiz şekilde uzun süre bekleyecektir.
Çünkü bir esaretten başkası ancak bir yeni esaret olmalıdır.
Bu halde yapacak başka işi yoktur zanneder.
Her yeni adımı tükenişi olarak görür.
Her hareketi geri gidiş zanneder.
Esaret aslında onun ödülüdür. Yıllarca bu sebeple ilgi görmüştür.
Savaşın adamıdır, barışın mücadeleden ayrı olduğunu sanmaktan kurtulamaz.
Paylaşımcı olmayı erime olarak görür.
Yıllarca kürsü için kavga edip kürsüye çıkınca dili tutulur. Kürsüye ulaşmayı düşünmüştür hep, konuşmayı değil.
Kendi geliştirdiği bir dili vardır, çevirisi olmayan bir dildir ve yakın çevresi dışındakilere kapalıdır.
Evlat katlini bile caiz görür, o kadar emindir ki çoğu zaman bir yargılamayı da lüzumsuz görür.
Davanın doğurduklarına karşı şefkati yoktur.
‘Davam’ diye doğmuştur, ‘benim davam’ olmuştur. ‘Ben olmadan olmaz’a kadar gidebilmiştir.
Ayrıntısı yoktur, bu nedenle bazen kaba bir hal aldığı olur.
Günceli yıkım görür.
Gereçlerini değiştirebilir belki, ancak kendi kullanmalıdır.
Hiyerarşi namusudur.
Devletçidir.
Zihni intihalden beslenir.
Karşı O'nu bir muhalife dönüştürmüştür. Her şey zıddına inkılap etmesi gibi her muhalif muhalefet ettiğine dönüşür. İkinci nesil böyle bir yazgının kucağına atlamaktan çoğu kurtulamaz.
Her yenide acemidir, bunu göremez.
Çok konuşur, aynı konuşur.
Nezaketi gittikçe tükenir. Çok kırdığından çok kırılır.
İdare edilen, başkalarınca telafi edilen olmayı aşamaz.
Bir şekilde durdurulmayı kendi yöntemleriyle yapılmasını istemez ama kaçınılmaz olan da budur.