YÖK Başkanının teklifi güzel…
“İmam Hatipleri, Muhafazakar Genel Liseye dönüştürün”.
Muhafazakar kelimesinin lügat manasına baktım:
Bir manası: Tutucu, bir şeyi olduğu gibi, değiştirmeden tutmak isteyen,
İkinci manası: Örf, âdet, gelenek ve inançlarına bağlı, dindar,
Üçüncü manası ise: Mevcut düzenin devamından yana olan, konservatör (tutucu).
Sanırım muhafazakar kelimesinin burada kullanıldığı mana dindar bir lise olacak, yani hem din ilimlerinin, hem fen ilimlerinin okutulduğu bir lise…
Bu öneri ve başka öneriler bu işi çözünceye kadar devam etmeli, zira bu işi kendi haline bırakmak olmaz.
Bana göre, İmam Hatip sorununu çözmek için öncelikle şu soruya net cevap bulmamız gerekir.
İmam Hatiplerin kurulma amacı nedir?
İsmine bakarak İmam ve Hatip yetiştirildiğini varsayarsak. O durumda Genel Muhafazakar Liseler bu amaca hizmet edemez.
Yok İmam Hatip Okullarının kurulmasının amacı; dindar doktor, dindar mühendis, dindar hakim yetiştirmek ise (Demirel’e sorulduğunda böyle cevap vermişti) o zaman olabilir. İsminin değiştirilmesinde bizce de bir sakınca olmaz. Bu isim tam ifade edemese de Genel Muhafazakar Lise ismi, İmam Hatip Lisesi isminden daha mantıklı.
Peki böyle bir isim verilmesi halinde sorun çözülecek mi?
Sanırım kısmi olarak çözülmüş olur. Her meselede olduğu gibi bu meselede de uluslar arası normlara gelinmedikçe bu problem çözülmez.
Bu ülke Müslüman bir ülkedir. Ve İslam dini ise mükemmel bir dindir. Bu dinin devam ve bekası için din adamlarına her zaman ihtiyaç olmuştur. Bundan sonra da olacaktır.
İşte bu ihtiyaçları da İlahiyat Fakülteleri karşılamalıdır.
Ama… Aması var…
Bir futbolcu, bir piyanocu, bir ressam, bir balerin yetiştirmeye veya çocuğunuza bir dil öğretmeye üç-dört yaşında başlıyorsunuz. Daha sonra başlayanların başarılı olmadığını söylüyorsunuz. Oysa İslami ilimleri öğrenme yaşını 17-18’e çıkarıyorsunuz.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, İslami ilimleri öğrenmenin ilk basamağı Arapçayı bilmekten geçer. Arapçayı bilmeyen birinin İslami ilimleri gerçek anlamda öğrenmesi mümkün değildir.
Sadece Arapça öğretmek için bile ilkokuldan başlamak gerektiği açıkken bu yaşı 17-18’e çıkaracak bir eğitim anlayışı ne kadar bilimsel olur?
Aslında YÖK Başkanının problemi çözme hususunda samimi olduğundan eminiz. Ama görülen o ki, sadece onun istemesiyle bu iş çözülemeyecek. Milli Eğitim Bakanlığının da devreye girmesi gerekiyor.
Öncelikle şunu belirtmeliyim. Bu meselede Kapat… Kurtul… Mantığı işlememeli
Bu mesele ele alındığında iki şıklı bir talep karşımıza çıkıyor.
Birincisi: Dindar doktor, dindar hakim, dindar mühendis yetiştirme isteği…
İkincisi: İslami ilimlerde uzman (imam, hatip gibi) ve İlim adamı ihtiyacını karşılama isteği…
Birincisi için “Muhafazakâr Genel Lise” bu isteğe cevap verebilir. Ama ikincisini yetiştirme hususunda bu yeterli olmaz. Daha çocuk yaşlarda bu ders verilmeli ki, din de “rusuh” peyda olsun. Yani derinlik sağlanabilsin.
Liseyi bitirdikten sonra bir gencin öğreneceği dilden ve o dile bağlı ilimden ne hayır gelebilir? Hangi seviyede bir derinlik beklenebilir?
Demek ki, diğer dallarda olduğu gibi bu ilimlerin verilmesinde de daha çocuk yaşta başlanmalı, hatta evladını bu şekilde yetiştirmek isteyen aileler çocuklarını ana dilden önce İslami ilimlerin eğitim dili olan Arapça ile başlamalı ki, istenen seviyede ve dünya çapında ilim adamı yetiştirilebilsin.
Bu nasıl olabilir?
Bana göre bunu da İlahiyat Fakülteleri çözer. İlahiyat Fakültelerinin bünyesinde ilköğretimden başlayan okullar açılmalı ve bu işi meslek edinecek insanlar çekirdekten yetiştirilerek hayata hazırlanmalı.
Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi bu okullarda da eğitim dili: Arapça Vacip,Türkçe lazım Kürtçe ve diğerleri caiz, yani isteğe bağlı olmalı. Ve bu okullarda fen ilimlerinin her çeşidi genel kültür olarak verilmelidir.