Bismillahirrahmanirrahim
İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir.
Demek, İmân tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktizâ eder. Fakat, yanlış anlama! Tevekkül, esbâbı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbâbı dest-i kudretin perdesi bilip riâyet ederek; esbâba teşebbüs ise, bir nevi duâ-i fiilî telâkkî ederek; müsebbebâtı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibârettir. (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, s.284)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
HÂDİSÂT : Hâdiseler, olaylar.
TAZYİKAT : Baskılar, zorlamalar, sıkıştırmalar.
SEFİNE-İ HAYAT : Hayat gemisi.
KEMÂL-İ EMNİYET : Tam emniyet.
YED-İ KUDRET : Kudret eli.
BERZAH : Ölümden sonra, Kıyâmete kadar yaşanacak âlem; İki âlem arasındaki geçit âlem; Perde.
ESFEL-İ SÂFİLÎN : Aşağıların en aşağısı; Cehennemin en aşağı tabakası.
SAADET-İ DÂREYN : İki cihan saadeti, dünya ve âhiret saadeti.
MÜSEBBEBÂT : Sebeple meydana çıkanlar.