Bütün müminler birbirlerine önyargısız ve muhabbet ile yaklaşmak zorundadırlar. Çünkü kâinatın mayası muhabbet ile yoğrulmuştur. Rabbimiz, kâinatı muhabbet üzerine bina etmiştir. Ön yargı ve tarafgirlik üzerine bina edilen bir yaklaşım ile olumlu ve kardeşçe münasebetler içinde bulunmak mümkün değildir.
***
Aldatıcı ve geçici dünya hayatına kalbimizi bağlamak ve sıkı sıkıya sarılmak, büyük bir hata ve gaflettir. Her kim hayal kırıklığına uğramadan ve gözü arkada kalmadan bu fani hayattaki ömrünü ve vazifesini tamamlayıp gitmek istiyorsa, ötelere bakmalı ve yalnızca Allah rızasına talip olmalıdır.
***
Hiç bir insan bu fani dünyada, bütün arzu ve emellerine ulaşamaz. Çünkü bu dünya, bütün isteklerimize kavuşma imkânını bulacağımız şekilde yaratılmamıştır. Saadetin sırrı, elde ettiklerimizle huzur bulmak ve kanaat etmektir.
***
Hayırla şerrin, Hakla batılın birbirine karıştığı bu ahir zaman dünyasında, imtihan da o ölçüde şiddetlenmiş ve zorlaşmıştır. Bunun içindir ki; bu zamanın müminleri çok daha dikkatli olmalı, Hak diye batıla yapışmamak ve hayır diye şerri işlememek için çok daha fazla uyanık olmalı, daima Rahim olan Allah'ın rahmet ve keremine sığınmalıdır.
***
Hayatın her anına bir imtihan cilvesi yerleştirilmiştir. Bütün müminler, bu hayat yolculuklarında devamlı olarak bu imtihanın sorumluluk ve dikkati ile hareket etmelidirler. Çünkü imtihanın nerede sona ereceğini ve hesap döneminin nerede başlayacağını hiç birimiz bilemeyiz.
***
Mümin hakka hizmet idealini gerçekleştirmek için her zaman ve her durumda, hiç bir tereddütte kapılmadan ve zerre kadar bir ümitsizliğe düşmeden gayret göstermeye devam eder. Netice ile de fazla alakadar olmaz. Bir mümin için ihlas ve istikamet kâfidir.
***
Tarafgirlik, düşmanlık ve ön yargı hastalığına tutulmuş bir müminin, muhatabı olan diğer bir mümin hakkında doğru ve insaflı bir şekilde düşünmesinin imkânı yoktur. Bundan dolayı hepimiz, sosyal hayatımızı zehirleyen bu dehşetli hastalıkların pençesine düşmemek için dikkatli olmalı ve Rabbimizin rahmet ve keremine iltica etmeliyiz.
***
Hayat çoğu zaman yaptığımız yanlışlardan, bazen de elimizde olmayan sebeplerden dolayı bizlere meşakkat, keder ve yeni yükler yüklemekte ve bu şekilde devam edip gitmektedir. Bizim görevimiz hatalarımızdan ders çıkarmak, tekrarlamaktan kaçınmak, fakat her hal ve vaziyette sabır ile Rabbimize şükretmektir.
***
İniş ve çıkışlarla devam edip giden bu hayat yolculuğumuzun nerede nihayet bulacağını bilemiyoruz. Herhangi bir noktada her an bazı sürprizlerle karşılaşabiliriz. Hazırlıksız yakalanmamak için bu durumu daima göz önüne almak ve ‘’yolculuk bitti’’ nidasına hazır olmak mecburiyetindeyiz.
***
Doğruluk Pazarı'nda, doğruluk libası giydirilmiş bol miktarda yalanın satıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Maalesef bu tür doğru görünümlü yalanların çok sayıda müşterisi de bulunmaktadır. Böyle zamanlarda yanılmamak için çok dikkatli olmalı, Rabbimizden sürekli olarak "mümin feraseti" niyaz etmeliyiz.
***
Nefislerin azgınlaştığı, şeytanın yoğun bir mesai ile çalıştığı, kalplerin ve ruhların irtifa kaybettiği bu âhir zaman fitnesi içinde, hepimiz bütün varlığımız ile pürdikkat olmak zorundayız. Kendisini dev sananların ayaklarının kolaylıkla kaydığı bu fitneler içinde, Rabbimizden her anımızda yardım ve inayet dilemeli ve O'na iltica etmeliyiz.
***
Dünya menfaati, güç ve maddi kuvvet için dinin hakikatleri ve esaslarından taviz vermemek gerekir. Hatta çok masum gibi gözüken dine hizmet maksadı için dahi olsa bu ulvi ve İlahi esasların aksine hareket etmeye asla yol açılmamalıdır. Böyle bir yolu açmak, İslam dinine ve İlahi kanunlara ihanet anlamı taşır.
***
Bazı kişi ve grupların, çokluk ve maddi kuvveti bir üstünlük ve itibar vesilesi yapmaları çok büyük bir hata ve hatta gaflettir. Rabb'imizin rıza ve memnuniyeti çokluk ve kuvvete bağlı değildir. Biz ihlâs ile çalışmak zorundayız. Rabb'imiz dilerse çokluğu da, kuvveti de verir. O zaman imtihanımız, biraz daha da şiddetlenir.