Kâinatın Sahibi, bu dünya meydanına imtihan için gönderdiği biz insanları, rahmet ve keremi ile nimetlendirmekte, nihayetsiz ihsan ve inayeti ile taltif etmektedir. Elbette bizim de görevimiz; bunlara karşı iman ve ibadet ile mukabele etmek, O'nun rızasına nail olmak için elimizden gelen bütün gayreti göstermektir.
**********
Ömür, dünya denizinde takdir edilmiş bir hızla ve rotada seferine devam etmektedir. Bazen dağlar büyüklüğüne ulaşan ve bizi boğmak derecesine gelen hayat ve musibet dalgalarına karşı tek iltica ve istinadımız, Rabb'imizin inayet ve yardımı olabilir. Yoksa aciz ve zayıf bedenimizin dayanabilme ve selamet sahiline ulaşabilme kuvvet ve kudreti olamaz.
**********
Müminler tarihteki fitne hadiselerinden ders çıkarmak zorundadırlar. Tarih boyunca İslam düşmanları, Müslümanları birbirlerine karşı kullanmaya çalışmışlar, güçlerini kırmışlar ve kolay bir yem haline getirmek için her türlü hile ve tezgâha başvurmuşlardır. Bu oyuna gelen Müslümanlar da böyle durumlarda mesuliyetten kurtulamazlar.
**********
Bizler çoğu zaman huzur ve saadeti kendi dışımızda ve uzaklarda ararız. Oysa huzur bizim kalbimizde ve ruhumuzdadır. Kendi iç dünyasında huzur ve saadeti bulan insanların, bunun için kendini yormasına ve uzaklara açılmasına gerek yoktur.
**********
Allah'a iman ve iltica, huzur ve saadetin en birinci ve asla vazgeçilemeyecek şartıdır. Bir insan için Allah varsa, o insan için hakiki manada elem ve keder olamaz. Elem ve keder, öyle bir sevginin egemen olduğu bir bedenin kapısından içeri giremez.
**********
Bizleri çok seven ve büyük bir şefkat gösteren Rabbimiz; kullarından iman, itaat ve sadakat istemektedir. Bizler de, bu görevimizi yerine getirmek için elbette elimizden gelen bütün gayreti göstermek zorundayız. Aksi halde büyük bir cezaya ve azaba çarptırılmamız kaçınılmaz olacaktır.
**********
Gönüllerimizi ve kalplerimizi büyük bir huşu ve kanaat ile sonsuz merhamet sahibi olan Rabb'imize yöneltmeliyiz. Bizleri çok seven ve şefkat gösteren Rabb'imiz, biz muhtaç ve perişan kullarını, elbette yolda bırakmayacak, yardım ve himayesini esirgemeyecektir.
**********
Müminler, öfke ve düşmanlığa esir olmadan, daima itidal ve denge ile hareket etmek zorundadırlar. İfrat ve tefritten hep uzak kalarak vasat yolu meslek edinen müminler, bu şekilde Allah'ın rızasını tahsil etmek için gayret gösterirler.
**********
Mümin, iki cihan güneşi Peygamberimizin(ASV) şahsiyetinde, en mükemmel bir numune ve rehber bulur. O'na benzemeye çalışmakla Rabb'inin rızasını kazanabileceğinin şuuruyla hareket eder. Dünyevi ve uhrevi saadetin kapılarını aralar.
**********
Bazen hikmetini bilemediğimiz ve anlamadığımız bazı hadiseler karşısında şaşkına döner, üzülür ve kederleriniz. Bu elbette insani bir yaklaşımın neticesidir. Fakat her şeyin, Rabbimizin hikmet ve kudret dairesinde cereyan ettiğini aklımızdan çıkarmamalı, O'na iltica ve teslimiyet ile kanaat etmeliyiz.
**********
Bizler, hayatımızı Allah'ın rızası dairesinde geçirmek ve bu çerçevede vazifemizi tamamlamak için yoğun bir gayret göstermeye çalışmalıyız. Bizim bu dünyadan götürebileceğimiz ve bu uzun yolculukta bize binek ve azık olabilecek em büyük sermayemiz, ancak ve ancak bu mukaddes rıza olabilir.
**********
İslam bütün mahiyetiyle huzur, saadet ve birbirine güvenme esasına dayanan bir din ve buna dayalı olarak kurulan bir hayat sistemidir. İslam’ın özünde karşılıklı güven ve yardımlaşma bulunur. En yakın arkadaşlarına ve müminlere şüphe ile bakan ve gizli hallerini merak ile takip eden insanlar, kendi iman ve vicdanlarını ciddi bir muhasebeye tabi tutmak zorundadırlar.
**********
Rabb'imiz, bütün kâinatı şefkat ve merhameti ile kuşatmış ve bunun merkezine de bütün isyan ve günahlarına karşın, insanları yerleştirmiştir. Günah ve isyanımıza rağmen bizleri bunca nimetlendiren Rabbimizin, iman ve itaat ile imtihanı kazanmamız halinde vereceği nimetlerin derecesini ve ihtişamını tasavvur edebilmek mümkün müdür?