Mümin bütün seçimlerini; nefis, öfke, şeytan, düşmanlık ve menfaat duygularının tesirine kapılmadan, Allah rızasını esas tutarak yapmalıdır. Çünkü süfli duyguların etkisi ve esareti altında kalarak yapılan bütün seçimler, ancak ve ancak şeytanın mesleğine hizmet eder. Milletin ve bütün müminlerin menfaatlerini esas alarak tercihlerimizi yaparsak, Rabbimizin inayet ve merhametini bekleyebiliriz.
*********
Biz insanlara takdir edilenler, liyakatimizin bir neticesi ve tabi kılındığımız imtihanın da bir gereğidir. Rabbimiz, biz insanlara rahmet ve keremi ile sonsuz nimetler verirken, bazen de imtihan için geldiğimiz bu dünyada farklı şekillerde sınanır, imtihan meydanında zaman zaman şiddetli savrulmalar yaşarız. Rabbimizin rızasını esas maksat yaparsak, şüphesiz kazananlardan oluruz.
**********
İnsanlar iman ve ibadet ile mükelleftirler. Kâinata dercedilmiş muhteşem sanatı ve nizamı görmeden, başıboş bir şekilde yaşayan ve nefislerine esir olan insanların, elbette bir hesaba tabi tutulması gerekir. Huzura alnımız ak olarak çıkmak istiyorsak, Rabbimizin emirlerine mutlak itaat etmemiz gerekir.
**********
Bizler, önümüze konan dünya seferini, seferin sahibinin emir ve rızası dairesinde kat etmek için azami özen ve hassasiyeti göstermek mecburiyetindeyiz. Bu uzun seferi, maksadından uzaklaştırmayla neticelenebilecek, imtihanın gereği ve neticesi olarak önümüze çıkacak tuzak ve saptırma gayretlerine kanmamak için, uyanık ve dikkatli davranmak, imanımızın bir gereğidir.
**********
Müminler, sebepler dairesinde üzerlerine düşen bütün görevleri yerine getirdikten sonra, Rabb'imizin emir ve takdirine boyun eğmekle ve rıza göstermekle mükelleftirler. İsyan ve feryadın bize elem ve azaptan öte, getirebileceği başkaca hiçbir şey yoktur.
**********
Gönlümüzü baki ve uhrevi muhabbet ile öyle doldurmalıyız ki, başka hiç bir fani muhabbete yer kalmasın. Çünkü fena ve fani muhabbetler kalbimize yol bulup da uzanırlarsa, öyle bir yerleşir ve yayılır ki, hakiki manada manevi muhabbet ve lezzetlere mecal bulamayız.
**********
Gönüllerimize düşen sevdanın heyecan ve ateşi, ruhumuzu harekete geçirmeli ve aydınlatmalıdır. İlahi aşk ile aydınlanan ve yolunu bulan ruhumuzun ulaşacağı menzil, Rabbimizin sonsuz memnuniyet ve mükâfatı ile süslenmiş Rıza Kapısı olabilir.
**********
Müminler, tercihlerini ön yargılarına kapılarak değil, imanlarına göre yapmalıdırlar. İmanın ve halis niyetin yol gösterdiği ve rehber olduğu müminler, adımlarını bu çerçevede atmaya çalıştıkları için daima dikkatli ve temkinli davranırlar. İlahi muhafaza ile menzillerine ulaşırlar.
**********
Aramızda dolaşıp fitne ve fesat çıkaranları, fakat büyük bir pişkinlikle başkalarını fitne ve fesat çıkarmakla suçlayanları çok iyi tanımalı ve onlardan uzak durmalıyız. Müslümanlar arasında muhabbet ve uhuvveti tesis ve teşvik etmekle görevli bir davanın mensupları, insafsızca ve büyük bir tarafgirlikle, dine hizmet eden mümin kardeşlerine hücum etmez ve onlara İslam düşmanları tarafından yapılan saldırılara yardım etmez ve bu saldırıları kolaylaştırmaz. Böyle yapanları havale edeceğimiz merci, Kahhar olan Rabbimizdir.
**********
Biz dualarımız ile Rabbimize iltica eder ve gönlümüzden geçenleri O Kadir-i Mutlak'tan talep ederiz. Bizleri bizden daha çok seven Rabbimiz, elbette bizim için en hayırlısını verecektir. Biz her verilene şükür ve kanaat etmekle mükellefiz.
**********
Müminlerin söyledikleri ile yaptıkları birbirini desteklemeli ve teyit etmelidir. Vitrine dönük olarak çok güzel ve ideal fikirlerle ortaya çıkıp, daha sonra bunları tekzip eden, hatta taban tabana zıt görüşlerle tabanlarına hitap eden insanlar, bu şekilde ancak ve ancak samimiyetsizliklerini ve ikiyüzlülüklerini ortaya koyarlar. Böyle kişi ve grupların inandırıcı olmaları ve samimiyet pazarında müşteri bulmalarına imkân yoktur.
**********