Bediüzzaman Said Nursi’nin Divan-ı Harb-i Örfi adlı eseri, 1900’lü yıllarda İstanbul’daki çalışmaları esnasında ülkenin içinde bulunduğu imani, siyasi ve içtimai çalkantıların ortaya çıkardığı olumsuz tabloyu değiştirmedeki gayretlerini, bu konuda verdiği mücadelenin prensiplerini ihtiva eder. Ayrıca 31 Mart Olayı sebebi ile ortaya çıkan haksızlık ve zulümleri dile getiren, 1954 yılında yeniden kaleme alınan, o zamanlarda 45 sene evvel dediği (Mart 1909) gazetede yayımlamış olduğu, daha sonra aynı kitabında neşrettiği makalesi dönemin Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından kendisini yargılamaya kalkanlara karşı Bediüzzaman’ın gerçekleri ortaya koyması bakımından tam bir zemin oluşturması noktasında önemli bir yere sahiptir.
O gün Bediüzzaman’ın mahkemeye karşı yapmış olduğu müdafaası, savunmadan ziyade dönemin özeliklerini ortaya koyan din-siyaset-ordu ve hürriyet-din ilişkisi, adalet, meşrutiyet gibi kavramların izahı ve işlenen zulmün sona ermesini temin eden bir bildiri niteliğindedir. Birinci dünya savaşı hemen öncesinde telif edilen bu eser dönemin imanî, içtimai ve siyasi hayatına hitap etmekte ve çözüm teklifi getirmesinin yanı sıra bu teklifler Kur’ânî esaslara dayandıkları için canlılık ve tazeliklerini bugün de korumaktadırlar. Günümüzde de benzeri problemler farklı görünümlerde yine gündemde bulunmaktadır, dolayısıyla telif edilen bu eserin ihtiva ettiği hakikatlere günümüzde de şiddetle ihtiyacın olduğu açıktır.
Bediüzzaman “Yaşasın Kur'an-ı Kerim'in Kanun-u Esasîleri” başlıklı, uzunca tek bir cümleden meydana gelen makalesinde yaklaşık 112 yıl evvel 1909 yılında o günün mebuslarına hitaben şu esasları dile getirmektedir:
Ey meb'usan!
▪ Cumhuriyet ve demokrat manasındaki meşrutiyet,
▪ Kanun-u esasî denilen adalet ve meşveret,
▪ Kanunda cem'-i kuvvet,
▪ Asıl mâlik-i hakikî,
▪ Sahib-i unvan-ı muhteşem ve müessir olan,
▪ Adalet-i mahzayı mutazammın bulunan,
▪ Nokta-i istinadımızı temin eden,
▪ Meşrutiyeti ve Cumhuriyeti bir esas-ı metine istinad ettiren,
▪ Evham ve şükûk sahibini varta-i hayretten kurtaran,
▪ İstikbal ve âhiretimizi tekeffül eden,
▪ Menafi'-i umumiye olan hukukullahı izinsiz tasarruftan sizi tahlis eden,
▪ Hayat-ı milliyemizi muhafaza eden,
▪ Umumî ezhanı manyetizmalandıran ve ecanibe karşı metanetimizi ve kemalimizi ve mevcudiyetimizi gösteren,
▪ Sizi muaheze-i dünyeviye ve uhreviyeden kurtaran,
▪ Maksad ve neticede ittihad-ı umumiyeyi tesis eden,
▪ İttihadın ruhu olan efkâr-ı âmmeyi tevlid eden,
▪ Çürük mesavî-i medeniyeti hudud-u hürriyet ve medeniyetimize girmekten yasak eden,
▪ Bizi Avrupa dilenciliğinden kurtaran,
▪ Geri kaldığımız uzun mesafe-i terakkiyi, sırr-ı i'caza binaen bir zaman-ı kàsırda tayyettiren,
▪ Arab ve Turan ve İran ve Sâmileri, yani beraber olanları tevhid ederek az zaman içinde bize bir büyük kıymet verdiren,
▪ Şahs-ı manevî-i hükûmeti Müslüman gösteren ve kanun-u esasînin ruhunu muhafaza ile sizi hıns-ı yeminden (yemin bozmaktan) kurtaran,
▪ Avrupa'nın eski zann-ı fasidlerini tekzib eden,
▪ Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Hâtemü'l-Enbiya ve Şeriatının ebedî olduğunu tasdik ettiren,
▪ Muharrib-i medeniyet olan ve anarşiliğe yol açan dinsizliğe karşı sed çeken,
▪ Zulmet-i tebayün-ü efkâr ve teşettüt-ü ârâyı safha-i nuranîsi ile ortadan kaldıran,
▪ Umum ulema ve vaizleri ittihad ve saadet-i millete ve icraat-ı hükûmeti meşruta-i meşruaya hâdim eden,
▪ Adalet-i mahzası merhametli olduğundan anasır-ı gayr-ı müslimeyi daha ziyade te'lif ve rabteden,
▪ En cebîn ve âmi adamı en cesur ve en has adam gibi hiss-i hakikî-i terakki ile ve fedakârlık ve hubb-u vatanla mütehassis eden,
▪ Hêdim-i medeniyet olan sefahet ve israfattan ve havaic-i gayr-ı zaruriyeden bizi halâs eden,
▪ Muhafaza-i âhiretle beraber imar-ı dünya etmekle sa'ye neşat veren,
▪ Hayat-ı medeniye olan ahlâk-ı hasene ve hissiyat-ı ulviyenin düsturlarını öğreten,
▪ Herbirinizi ey meb'uslar ellibin kişinin takazasını yani haklarını sizden dava etmelerini hakkınızda tebrie eden,
▪ Sizi icma-ı ümmete küçük bir misal-i meşru gösteren,
▪ Hüsn-ü niyete binaen a'malinizi ibadet gibi ettiren,
▪ Üçyüz milyon Müslümanın hayat-ı maneviyesine sû'-i kasddan ve cinayetten sizi tahlis eden, ol Kur'an-ı Mukaddes'in düsturları unvanıyla gösterseniz ve hükümlerinize me'haz edinseniz ve düsturlarını tatbik etseniz, acaba bu kadar fevaidi ile beraber ne gibi bir şey kaybedeceksiniz? Vesselâm...
Her bir maddesi tek tek irdelendiğinde günümüzde de geçerliliğini koruyan, bir bakıma imani, içtimai, siyasi ve şahsi hayatımıza da yön verecek olan bu prensipler bizleri her iki cihanda da mesut ve bahtiyar edecek, dünyanın en ileri medeniyeti ve milleti haline getirecek ve doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu yaşamamızı temin edecektir.
Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sadâ İslâm'ın sadâsı olacaktır!” diyen Bediüzzaman, bizlere ümitsizliğe düşmememizi öğütlerken, “Yakînim var ki, istikbal semâvâtı, zemin-i Asya, bâhem olur teslim yed-i beyzâ-yı İslâma, zira yemin-i yümn-ü imandır, verir emn-ü eman ile enâma” diyerek müjde vermektedir.
Bu duygu ve düşünceler ile değerli okuyucularımın ve hepimizin Cumhuriyet bayramını en derin duygular ile yürekten kutlar sevgi ve saygılarımı sunarım. Allah’a emanet olunuz.
Lügatçe (Sözlük)
Kanun-i esasî : temel kanun
Kanunda cem’-i kuvvet : kuvvetin kanunda olması
Meşveret: iştişare, danışma
Nokta-i istinat: dayanak noktası
Adalet-i mahza: tam adalet
Mutazammın olan: içine alan
Evham ve şükûk: kuruntu ve şüpheler
Varta-i hayret: şaşkınlık tehlikesi
Tekeffül: kefil
Menafi-i umumiye: umumi menfaatler
Tahlis etmek: kurtarmak
Ezhan: zihinler
Ecanib: ecnebiler, yabancılar
Muaheze-i dünyeviye ve uhreviye : dünyada ve ahirette hesaba çekme
Efkâr-ı âmme: halkın umumi fikri
Mesavî-i medeniyet: medeniyetin kötülükleri
Zaman-ı kasır: kısa zaman
Tayyetmek: hızlıca geçmek
Zann-ı fasit: yanlış düşünce ve kanaat
Muharrib-i medeniyet: medeniyet yıkıcı
Zülmet-i tebayün-ü efkar : fikirlerin uyuşmazlığının karanlığı
Teşettüt-ü ârâ: fikirlerin çatışması
Safha-i nurani: nurani sayfa
Meşruta-i meşrua: Millet Meclisi ile idare edilen sistem
Cebin: korkak
Hubbu-u vatan: vatan sevgisi
Hêdim-i medeniyet: medeniyeti yıkan
Hevaic-i gayr-ı zaruriye: zorunlu olmayan ihtiyaçlar
Neşat: sevinç, neşe
Ahlâk-ı hasene : güzel ahlâk
Hissiyat-ı ulviye: yüce duygular
Tebrie etmek: berat etme
Me’haz: kaynak
Fevaid: faydalar
Bâhem olma: teslim olma
Yed-i beyza-yı İslâm: İslâm’ın beyaz, parlak ve mucize eli
Yemin-i yümn-ü iman: imanın güçlü ve uğurlu eli
Verir emni eman ile enama: yaratılanlara emniyet ile güven verme