İşte tüyler ürperten bir olay daha!...
Çanakkale’de bir aile, ormana pikniğe gitmiş.
Evden getirdiği kıymayı bir kenara koymuş. Mangalı yakarken bir kedi gelip kıymanın yarısını kapmış, yemeğe başlamış.
Adam doğal olarak kendi tedbirsizliğine kızması gerekirken veya “ne yapalım kısmet değilmiş” gibi sözlerle teselli olması gerekirken, öfkelenmiş ve mangalı tutuşturmak için yanında getirdiği benzini, kedinin üstüne boca edip kibriti çalmış. Alevler içinde yanmaya başlayan zavallı kedi, can havliyle ormana koşmuş ve geçtiği her yeri ateşe vererek bir büyük yangın felaketi başlamış.
Çanakkale’deki orman yangını böyle çıkmış ve geçtiğimiz yıl 450 hektarlık bir orman, işte böyle kül olmuş. (İtfaiyecilerle röportaj: C. Dündar.)
Şimdi düşünelim:
Bu insanda (!) zerre kadar Allah c.c. korkusu, âhiret inancı, hak-hukuk, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu idrak ve de birazcık vicdan olsaydı, hiç böyle davranabilir miydi?...
*******
Bir başka ibretlik olay:
Elazığ'da; Karakoçan ilçesinin Koçyiğitler Taburu'nda meydana gelen patlamayla ilgili resmi açıklama mevzide bekleyen erin üzerindeki el bombasının kaza ile patladığı belirtilmişti. (Bu bir yalan haberdi.)
O dört askerin şehit olduğu olayın üzerinden günler geçti. Ancak Taraf gazetesi olayla ilgili herkesi şoke edecek bir haberle kamuoyunun karşısına çıktı.
Mehmet Baransu imzalı habere göre, o dört askerin öldüğü patlamada nöbette uyuyan askere kızan tim komutanı (!), askerin eline pimi çekilmiş bombayı tutuşturmuş. Pimini çektiği el bombasını, sürekli tutmasını emretmiş.
Ancak 45 dakika dayanabilen asker İbrahim Öztürk’ün elinde bomba patladı ve dört asker arkadaşıyla birlikte şehit oldu…
Olay Genelkurmay tarafından bir hayli gecikmeli olarak doğrulandı ve teğmenin tutuklandığı bildirildi. (Netice ne olur bilemeyiz. Çünkü, askerî mahkemelerin durumu da mâlûm.)
Bu acı olayın ardından Genelkurmaydan beklenen, o teğmenin ciddiyetle cezalandırılmasıdır, değil mi? Oysa bu bekleme sırasında, “bu örtbas edilmiş olan olay, Taraf gazetesine nasıl ulaştırıldığının” soruşturulması yapılmış…
Şimdi burada tekrar düşünelim:
Bu teğmende zerre kadar Allah c.c. korkusu, âhiret inancı, hak-hukuk, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, ayrıca bu ana kuzularının da bekleyenlerinin olduğunu idrak ve de birazcık vicdan olsaydı, hiç böyle davranabilir miydi?...
*******
Bir başka ibretlik olay daha:
Bursa’nın Kestel ilçesinde çöp depolama alanında bir poşet içinde cesedi bulunan bebeğin annesi olduğu iddia edilen E.H. (25 yaşında ve BEKÂR olan) kadın (!) yakalandı.
Bursa Emniyet Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, siyah bir kadın çorabı ile boğularak öldürülmüş ve iki günlük olduğu belirlenen, erkek bebek cesedi bulmalarının ardından başlatılan soruşturmaya devam ediliyor.
•Şimdi yukarıdaki soruyu tekrar düşünelim ve devam edelim!...
*******
Kısa kısa birkaç olay daha:
•İnternette tanıştıkları erkek çocukları kandırıp 'pazarlayan' vicdansız sapıklar çetesi, 6 aylık takip ile çökertildi.
•Denizli'de vicdansız anne, küçük kızını, sevgilisine peşkeş çekti ve tecavüz ettirdi.
•Ankara'da tıkanan kanalizasyonda bir ceset bulunmuştu. Cesedin Cafer Akgüneş'e ait olduğu belirlendi.
Cafer Akgüneş evli olan T. S. ile yasak aşk yaşıyordu. T.S. ise yasak aşkı olan Cafer’in, bir başka kadınla daha ilgilendiğini öğrenince, durumu kocasına ve diğer kadının sevgilisine bildirdi. Bu üçlünün, Cafer Akgüneş'i öldürüp kanalizasyon çukuruna attığı belgelendi. (7 Nisan 2009, Milliyet)
Allah aşkına biraz düşünelim:
•Bu insanlarda (!) zerre kadar Allah c.c. korkusu, âhiret inancı, hak-hukuk, ‘bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu idrak’ ve de birazcık vicdan olsaydı, hiç böyle davranabilirler miydi?...
O halde teşhis apaçık bellidir.
•Çirkin ve acı bu tür olayların % 90’dan fazlası, işte bu İNANÇ eksikliğimizden kaynaklanmaktadır. Herkesin başına iki polis dikilemez!
Çözüm olarak da; bir yüzyıl içinde kaybettiklerimizi, yeniden ve âcilen kazanmak zorunda olduğumuz anlayarak, teşebbüse geçmektir.
•Rusya’da bile, bu tür ahlâkî çöküntülerden kurtulabilmek için, 15 000 okulda ‘İslâm ahlâkı içerikli’ zorunlu dersler başlatmış iken, bizlerin hâlâ yüce dinimiz ile ilgili derslere mesafeli davranmamız, yürekler acısıdır…
‘Her şeyi devletten bekleme-me’ düşüncesiyle; hiç olmazsa, herkes kendi konumunda ve kendi imkânlarıyla, bu ciddi kayıpları kazanmak için, seferber olmak zorundadır. Vesselâm…
Moral Haber