Herkes görmek istediğini anlatıyor
Herkes anlamak istediğini dikte ediyor.
Bunun için sur örer gibi sebepler ve gerekçeler inşa ediyor.
Gözlere siperler çekiliyor.
İzmlerin efsunluğu buradan geliyor.
Önce uygun oyun setler oluşturuluyor.
Sonra oyuncular yerleştiriliyor.
Kırmızı kuvvetler tespit edildikten sonra teyakkuz haline davet ediliyor.
Sonra her hareket buna göre yorumlanıyor.
Bir-iki yanlış bir doğru etmese de bir süre sonra doğruyu algılama biçimi oyunu en başta kuranın istediği kıvama geliyor.
Yalanın ömrü yok ama enkazı yıllar sonra fark edildiğinde kayıp kuşaklar yürekleri dağlatır.
***
Milliyetçiler ise buna duygusallığı katarak karanlığı katmerleştiriyorlar.
Milliyetçilik alınganlıkla başlar.
Biraz incinen biraz azar işiten çocuğun ağzıyla başlıyor her şey:
Kimse beni sevmiyor.
Herkes bana kızıyor.
Sonra her parlama her patlama bu alınganlık haletiyle sürer gider.
Karşıdakiler önce önemsemezler.
Güler geçerler.
Sonra sonra bir şey yapmak gerektiğini düşünmeye başlarlar ama her geçen gün telafi karşılığı zorlaşmaktadır.
***
Ülkenin geldiği nokta, artık eski usuller ile iş görmenin mümkün olmadığını gösteriyor.
Artık nutuk atmakla meseleler hallolmuyor.
Bürokratik marifetler yada militarist koyuşlarla feryatlar son bulmuyor.
Çare hiç denenmeyen çarede.
Eski çarelerin ateşi söndürmediği görüldü çünkü.
Çare eskimiyen pörsümeyen ve uyguladığı çağa saadet asrı adını veren ter ü taze hakikatlerde.
Onu anlatan asır insanının idrakine sunan nurlu eserlerde.
Bu eserlerin hakkıyla ele alınmasında…
Okunmasında…
Anlaşılmasında...
Uygulanmasında.
İnat, murad değildir çoğu kez
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.