Tarih boyunca bilhassa İslam dünyasında iki çeşit din vardır. Birbirine ‘paralel’ olarak gelişen, büyüyen iki farklı din. İndirilen Din ve Uydurulan Din. Bu kavramsallaştırma bilebildiğimiz kadarıyla Şeyhlülislam İbn-i Teymiyye’ye ait. (münzel din ve müevvel-mübeddel din) Müslüman bir sosyolog buna “Dine Karşı Din” diyordu. Yani biri hakiki din, diğeri sahte din. Bu iki Din’in belirgin bazı özelliklerini, karşılaştırmalı olarak, şöyle özetlemek mümkün.
İndirilen Din de, kader imanın altı esasından biridir; Uydurulan Din de, kader imanın esaslarından biri değildir.
İndirilen Din de, kader: Cenab-ı Hakk’ın, kâinatta olmuş ve olacak her şeyi, bütün vasıflarıyla, bütün halleriyle ezelde bilmesi ve onu yaratmadan önce, her şeyiyle, levh-i mahfuz denilen levhada yazmış olmasıdır. Uydurulan Din de, kader: sadece “tabiat yasası” veya seçmektir.
İndirilen Din de, imanın şartı altıdır; Uydurulan Din de, imanın şartı beş veya üçtür.
İndirilen Din de, hayır ve şerrin gerçek faili Allah’tır; Uydurulan Din de, hayrın faili Allah, şerrin faili insandır.
İndirilen Din de, İnsan fail-i mecazidir; Uydurulan Din de, insan fail-i hakikidir.
İndirilen Din de, tesir-i hakiki yalnız ve yalnız Allah’tır; Uydurulan Din de, insan da tesir-i hakiki sahibidir.
İndirilen Din de, Allah ezeli ilmiyle bütün gaybı bilir; Uydurulan Din de, ‘Allah gaybı bilmez.’
İndirilen Din de, Kuran ve onun açılımı olan sahih sünnet vardır; Uydurulan Din de, sadece Kuran vardır.
İndirilen Din de, nakil akla tercih edilir; Uydurulan din de, akıl nakle tercih edilir.
İndirilen Din de Kuran ve sünnet Müslümanlığı vardır; Uydurulan Din de, sadece “Kuran Müslümanlığı” vardır.
İndirilen Din de, mezhep vardır ve lazımdır; Uydurulan Din de, mezhep yoktur ve lazım değildir.
İndirilen Din de, Müslümanların hal-i pür melalinin asıl nedeni “cehalet, zaruret ve ihtilaftır”; Uydurulan Din de, Müslümanların hal-i pür melalinin asıl nedeni Eş’arilik ve İmam Gazzali’nin felsefecilere açtığı savaştır.
İndirilen Din de, ekseriyet itibariyle, “görüş birliği” vardır; Uydurulan Din de, ekseriyet itibariyle, “görüş çokluğu” vardır.
İndirilen Din de, peygamberimizin “Şakk-ı Kamer” gibi hissi mucizeleri vardır; Uydurulan Din de, peygamberimizin Kuran dışında hiçbir mucizesi yoktur.
İndirilen Din de, Hz. İsa’nın beşikte konuşma gibi mucizeleri vardır; Uydurulan Din de, “beşikte konuşma diye bir şey düşünülemez” dolayısıyla böyle bir şey yoktur.
İndirilen Din de, mucize ve keramet vardır, haktır ve vakidir; Uydurulan Din de, mucize ve keramet yoktur, batıldır ve vaki değildir.
İndirilen Din de, kabir azabı vardır ve haktır; Uydurulan Din de, kabir azabı yoktur ve batıldır.
İndirilen Din de, meşru tevessül ve şefaat vardır ve haktır; Uydurulan Din de, tevessül ve şefaat yoktur ve batıldır.
İndirilen Din de, Hz. İsa’nın (a.s) nüzulü ve Mehdi’nin zuhuru haktır ve olacaktır; Uydurulan Din de, Hz. İsa’nın (a.s) nüzulü ve Mehdi’nin zuhuru batıldır ve olmayacaktır.
İndirilen Din de, Kuran kıssalarının tümü gerçektir, vakidir ve olmuştur; Uydurulan Din de, Kuran kıssalarının büyük çoğunluğu “sembolik ve mitolojiktir.”
İndirilen Din de, Kuran’ın ahkamı evrenseldir ve kıyamete kadar geçerlidir; Uydurulan Din de, Kuran’ın ahkamı tarihseldir ve kıyamete kadar geçerli değildir.
İndirilen Din de, kıyamet, cennet ve cehennem ahvali hepsi haktır, hakikidir ve gerçektir; Uydurulan Din de, kıyamet, cennet ve cehennem ahvali manevi ve mecazidir.
İndirilen Din de, Hz. Adem ilk insan ve ilk peygamberdir; Uydurulan Din de, Hz. Adem hem ilk insan değil hem peygamber değildir.
İndirilen Din de, Hz. Peygamber, Kuran dışı vahiy (vahy-i gayri metluv) almıştır; Uydurulan Din de, Hz. Peygamber, Kuran dışı vahiy almamıştır.
İndirilen Din de, Kuran ayetleri arasında “nesh” muhtemel ve vakidir; Uydurulan Din de, Kuran ayetleri arasında “nesh” muhtemel ve vaki değildir.
İndirilen Din de, kıyamet alametleri vardır ve haktır; Uydurulan Din de, kıyamet alametleri yoktur ve batıldır.
İndirilen Din de, çok evlilik vardır ve caizdir; Uydurulan Din de çok evlilik yoktur ve caiz değildir.
İlginçtir, çağdaş düşünceli bazı Müslüman yazarlar yaptığımız bu karşılaştırmanın tam tersini yaparlar. Ama hakikatin izini sabırla süren araştırmacı ve hakperest nazarlar, kimin daha doğru, daha köklü ve daha haklı olduğunu çok iyi bilirler. Bundan, zerre miskal kuşkumuz yok.