Hayvanların duyguları çok sınırlı olmasına karşın, insanların sınırsız duyguları, ebede uzanan arzuları vardır. Sevgi, saygı, şefkat, seçicilik, şuurüstü, şuuraltı yüzlerce duygular var ki, hayvanlarda bir gram ise insanlarda bir batmandır. Tabii ki, bu kıyaslama bile eksik bir tablodur.
İnsandaki bu kompleks, karmaşık ve kapsamlı duyguların tablosu, bazı hattatların bir levha halinde yazdıkları Yasin Suresi'ne benzetilmiştir. Camilerde veya evlerde görmüşsünüzdür. Bir tablo, üzerinde Arapça kocaman bir "Yasin" yazar. Yani büyük bir "ya" ve büyük bir "sin" bitişik olarak yazılmıştır. Bu büyük yasin suretinin içinde ise küçük harflerle Yasin Suresi'nin tamamı yazılıdır.
İşte, bir sanat nakşı olarak “Y-S / YASİN” harflerinde Yasin Suresi yazıldığı gibi, kâinatın sanatkârı olan yüce Allah tarafından da, -adeta bütün âlemin bir küçük fihristi ve kâinat suresinin bir Ayete’l-Kürsisi olan- insan da manevî genişliğiyle beraber bir insan bünyesinde yazılmıştır.
Koca Yasin Suresi'nde yazılı olan ne varsa, hepsi o Yasin Suresi'nin bir cüzü olan "yasin" kelimesinde de aynen daha küçük harflerle yazıldığı gibi, kainatta da bunu görüyoruz. İnsanda bulunan ne kadar hisler varsa hepsi küçük bir canlı olan ve insanın bir cüzü olan bir hücresinde aynen yazılmıştır. İnsan nasıl işitir, görür, rızkının peşine gider hoşuna gidenleri alır gitmeyenleri almaz. O hücre de kendi hayatına uygun bir şekilde bu hislere mazhardır. O da ihtiyacını görecek şeyleri alır zararlı şeyleri defeder. Başka hücrelerin sesini işitir gibi yardımlaşma yapar vs. Ayrıca DNA sayesinde insanda ne varsa aynen o hücrede de vardır. Sanki bir hücre küçültülmüş bir insandır. Farklı açılardan bakılarak örnekler çoğaltılabilir.
Ayrıca insanın kendisi de, şu kainat kitabının küçük bir kelimesidir, bir cüzüdür. Fakat kainat bütün sanatıyla insanda yazılmıştır.
Sorularla İslamiyet