Yine mevsim kara kış, yine soğuk her taraf
Çokluk gitti yaz ile, tükendi binlerce raf
Libas libas üstüne, astar yüze dayandı
Eller yüzler buz heykel, yürekse yine yandı
Garibanı soran yok, evini onaran yok
Tencerede ne pişer, evdekiler kaç gün tok
Evsiz, evliye bakar, damı akan muzdarip
İşsiz, akşamdan korkar, işçi ecre muhasip
Hava buluta kabız, sıksa suyunu şimşek
Banyo yapar ahali, yıkanır, yorgan döşek
Yazın akmayan musluk sel vakti coşkun akar
Don gelince susmazsa, aksın kime ne zarar
Bir gölgelik bulunca şükredip yatan kimdi
Ne oldu da sıcacık bir köşe arar şimdi
Buzu buza kırarak, içer yine durmazdı
Çaya çorbaya böyle sıcak bağdaş kurmazdı
Tezek yakan da insan, gaz kullanan da insan
Dünya böyledir işte, herkese farklı ihsan
Biliriz ki her fasıl, bir fasla dönecektir
Bir amansız vakitte ışıklar sönecektir.
Kışın kara bakınca berzah ürperen insan
Bahara erişince neden şükretmez lisan
Her dökülen yaprakta veda namesi vardır
Her göze bir seyrandır, her şuura ihtardır
Bir name ki, ders verir ba'su ba'del mevt diye
Her cana bin can verir beka hissi hediye
Öyleyse kara toprak saklasın fidanları
Bir nefes kaldıracak mezarda yatanları
Her insan bir cihansa alemi ısıtmalı
Yüzünü güneş edip, dünyaya yansıtmalı.