İnsan, yolcu, yolculuk…

Serdar ABDULKADİR

…Yoktu.
Var olması istendi.
Varlığa getirildi.

Akıl muhatap alındı.
Akla ve kalbe seslenildi.

İki ayaklı, konuşan ve tüm eşyanın isimlerinin öğretildiği yaratığa ‘mükemmel esersin ve gördüğün görmediğin, yaşadığın yaşamadığın her şey senin için var edildi’ dendi.

Sonra da yüce mecliste kendisine tazimde bulunulup, sözle başlatılan ve sözleşme ile süren maceranın adına hayat, varlık dendi.

Unutkanlıkla aynı kökten gelen bir isimle seslenildi ona: İnsan.

Eksi’nin (-) sonsuzluğundan, artı’nın (+) nihayetsizliğine tüm kabiliyetler önüne serildi, anlatıldı, bazen de gösterildi.

Ve ‘irade’ denilen ‘mükemmel’ bir olanak hürriyet sunuldu insana.
Ve ‘yol’ olarak ‘orta yol’un en doğru, emniyetli olduğu bildirildi.

Dünya denilen yerin gurbet olduğu, asıl vatanın dünyadan sonra ölümle birlikte gideceği yer olduğu belirtildi.

Başıboş bırakılmadı.
Yolcu’ya, yolu bilen anlatan gösteren yoldaşlık yapan rehber eserler ve yine onun cinsinden insan evladı olgun kıymetli insanlar geldi, gönderildi.

Geliş amacı, onu var edip muhatap kabul eden mutlak gücün, otoritenin sahibinin kim olduğu konusunda bilgilendirildi…

Diğer varlıklardan farklı olarak tüm mevcutlar içerisinde en müstesna olan insanın değerini kaybetmemesi için emniyet ve barış içinde iyiliği yaşayıp yaşatmakla yolculuğunu sürdürmesi tavsiye edildi.

Köle değil, Hür olduğu…
Hürriyetinin birincil kuralının ise;
Bir tek otorite, yegâne güç, kudret ve hâkimiyet sahibi olan yaratıcısına itaat, sevgi, saygı tutmak olduğu şüphe götürmez bir netlikle açıklandı.

İrade sahibi hür idi!
Fakat…
İnsan aldanmak istedi aldandı!
Kendisi dâhil birçok otoriteye (!) köle olmayı seçti çoğunlukla.

Hatta!
‘Ben’ diye diye kendisine köle oldu.
Şerefli hali, en aşağılık yaratığın halinden daha beter duruma geldi.

Ona iyiliği söyleyip kötü olandan uzak durması gerektiğini hatırlatan hatırlatıcılara vahşetle karşılık verdi.

Kendine gelmesi, toparlanması istikametini bulması için yapılan ikazlara, uyaranlara, uyarıcılara ‘tanrıcılık’ kibriyle karşı koymayı seçti.

Dostları sevmedi, düşmanları dost edindi.
Kalbinden, aklından, ruhundan sahibini çıkardığı için, boşluğu doldurması gerekiyordu ki; bunun için elleriyle sahipler, efendiler, eşyalar, şeyler meydana getirip onlarla sakinlemeyi istedi…

Sakinleyemez!
Sakinleyemedi de.

Bir vakit geldi ki;
Onu insan yapan aklına pislik yağdı.
Kalbindeki ışık çıktı / çıkarıldı.
Ruhu dipsiz kuyuların en kesif tenhalığıyla doldu taştı taştı taştı…

Öyledir ya!
Kıymeti bilinmeyince ve sahiplenilmeyince ve istenilmeyince, çıkması, gitmesi istenince ne durur ki yerinde!

Zarara rızasıyla girene merhamet mi edilir?
Hem merhamet ve şefkat talebi, pişmanlık da olmayınca…

Geriye kalan!
Güdüleri…
Akıl ve kalp ve ruh kanalizasyon çukuruna dönüşünce haliyle belli ki zombiye dönüşen yaratık korkularının esiridir.
Yığının parçası, kara delike yuvarlanıp giden çöptür artık.

***

İlk günden, son güne dek böyle oldu olmuştur olacaktır.

Bir de!
Az olanlar vardır…
Onlar!
Varlığını, onu var edene satan armağan eden azınlık bahtiyar, mesut ve said olmuşlardır.

Yaratıcısını mutlak tek otorite kabul eden sözleşmeye ve söze riayet eden zindanda da olsa bahtiyar olmuştur.

O’na saygı tutanın yolu ‘dost dosta gider’ yoludur.

Barışı, esenliği, iyilik ve doğruluğu, orta yolu inatla sürdürenler kaybetmemişlerdir.

‘Ben’den kaçıp kurtulmayı devam ettirenler özgür, hür ve sevgili olmuşlardır.

Yolculuk çoğu zaman yakıcı, üzücü, sarsıcı, acı dolu olsa da, darmadağın da olsa vazgeçmemişlerdir.

Sayısız şeylere köle olmaktan, sefillik ve pislikten arınıp arındırılıp kurtulmuşlardır.

Çöp olmaktan, yığının parçası olup kara delike yuvarlanıp kaybedenlerden olmaktan hâlastırlar.

Zombi gibi yaşamaktan, insan olarak yaşamayı tercih etmişlerdir.

Değerli, şerefli, izzetli ve devam eden dünya seyahatinde sonrası yolculukta barış onları kuşatmıştır.

Üzülmeyeceklerdir.
Kaybetmeyeceklerdir.
Kazanacaklardır.
Teşekkür edeceklerdir.
Mutlu olacaklardır.

İla ahir…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.